<div>YUNANİSTAN ÜZERİNDEN KURGULANAN PLANLAR</div> <div>Yunanistan, dış politikada tarihinin en güçlü dönemini yaşıyor. Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin (GKRY) Kıbrıs Cumhuriyeti adı altında Avrupa Birliği (AB) üyesi olmasının ardından aslında ilk stratejik adım atılmıştı. Annan Referandumu’nda “Hayır” demelerine rağmen AB üyesi yapılan GKRY tam anlamıyla ödüllendirilmiş oldu. Türkiye’nin stratejik gelecek vizyondan mahrum bir şekilde Annan Planı’na “Evet” çıkması için aşırı istekli davranması muhalif sesleri olabildiğince kısmıştı. Bu sürecin ardından Yunanistan mevzi kazanma çabaları içine girdi. Yunan Başbakan Miçotakis’in, “Türkiye ile aramızdaki sorunlara AB’yi taraf yapmayı başardık” açıklaması tuzağı bütün boyutlarıyla gözler önüne sermişti. Sonrasında Fransa’nın Güney Kıbrıs’ta askeri üs kurması işin içine AB’nin doğrudan girişinin en önemli adımı oldu. Devamında Fransa’nın Yunanistan ile savunma işbirliği anlaşması imzalaması ise AB desteğinin ne boyutlara ulaştığının delili olarak ortaya çıktı. Tabii bütün bunların yanında Amerika Birleşik Devletleri ( ABD) ile Yunanistan’ın geçtiğimiz hafta aralarındaki savunma işbirliği anlaşmasını 5 yıllığına yenilemiş olmaları ve bu anlaşmanın detaylarında Türkiye’yi doğrudan hedef alan maddelerin olması da dikkatlerden kaçmadı. Yunanistan’a yapılacak olası bir saldırının ABD’ye yapılmış gibi kabul edilmesi ve Türkiye’ye 40 km uzaklıktaki Dedeağaç’ın tamamen Amerika’nın askeri üssü olarak donatılması kararı da Yunanistan için koruma kalkanı olarak kurgulandı. ABD’nin aynı zamanda Suriye özelinde Türkiye’nin güvenlik kaygılarını hiçe sayar tarzda sözde DAEŞ ile mücadelesine engel olduğu açıklaması da ilginçti. ABD Başkanı Joe Biden bu ifadelerine Türkiye ile yaptığı “Eğit-Donat” anlaşmasını aslında gerekçe olarak gösterdi. Türkiye ABD ile yaptığı “Eğit-Donat” anlaşması, Annan Planı’nın olumsuz sonuçları gibi farklı açılardan Suriye’de aynı tuzaklara düşüldüğünü gösterdi. Bugün ABD Suriye’de komşumuz haline geldiyse bunun en önemli zeminini maalesef bu anlaşma oluşturmuştur.</div> <div>Sonuç olarak Türkiye dış politikada bir kuşatma ile karşı karşıyadır. İktidarın yanlış okumaları, bu zamana kadar attığı yanlış adımlar Türkiye’nin güvenlik endişelerine tavan yaptırmış durumdadır. Türkiye bu cendereden çıkabilir, çıkmak zorundadır. Batı dünyası yaptıkları savunma işbirliği anlaşmalarıyla Yunanistan’ın sınırlarını kendi sınırları olarak çizmek istiyor. Bu da Türkiye’nin bundan sonra doğrudan hedef alınabileceğinin işaretidir. Dış politikada iktidarlar üstü bir anlayışa acilen geçilmesi gerekmektedir. Günü kurtarma gayreti artık kısır döngüye dönüşmek üzeredir. Bunun devamında bir tek sıcak savaşa doğrudan girmek kalıyor. Türkiye her şeyi göze almaktan çekinmeyecek bir ülkedir ancak tuzakları dikkatle takip etmek için kurumsal aklını kullanmalıdır. Daha düne kadar nüfus oranları üzerinden bu Yunanistan mı bize kafa tutacak derken bugün AB ve ABD koruması altında büyük laflar ederek arz-ı endam eden bir Yunanistan var. Dış politikaya format atmanın zamanı geldi de geçiyor bile. Bu adımı atmak için daha ne kadar köşeye sıkıştırılmayı bekleyeceğiz?</div> <div>Mustafa KAYA</div>