Yıl 1683... İkinci kez kuşatılan Viyana yine teslim alınamamıştır. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, başarısızlık nedeniyle morali bozulan ordusuyla İstanbul'un yolunu tutmuştur. Kuşatmanın sağ kanadında bulunan Uzun İbrahim Paşa, daha savaşın ilk zamanlarında kuşatmanın başarısız olacağını düşünerek ordusunu alıp Yanıkkale'ye çekilmiştir. Merzifonlu bu durumun kuşatmanın başarıya ulaşmasına engel olduğunu düşünerek Uzun İbrahim Paşa'nın idam edilmesini emreder. Uzun İbrahim Paşa için yolu sonu görülmektedir. Fakat idam edilmeden önce devletin içinde bulunduğu durumu düşünmektedir. Viyana'nın alınamamış olması devlette ciddi sıkıntılar doğuracaktır. Bu sıkıntıları giderecek tek adam ise kendisi hakkında idam kararı veren Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'dır. Vakit gelmiştir. Cellatlar Uzun İbrahim Paşa'nın infazını gerçekleştirmek için hazırlanmaktadır. Uzun İbrahim Paşa yakınındaki adamlarına dönerek; "Padişah efendimize söyleyin haksız yere idam ediliyorum. Fakat bir önemi yoktur. İdam kararımı veren Merzifonlu Kara Mustafa Paşa devleti içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan kurtarabilecek yegane isimdir. Sakın kuşatmanın başarısız olması nedeniyle kendisine kıymasın. Bu devlet için onun yaşaması gereklidir!" Uzun İbrahim Paşa'nın idamının ardından Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'da Padişah'ın fermanıyla başarısızlık nedeniyle idam edilmiştir. Bu hadise tarihten en çok etkilendiğim hadiselerden biridir. Düşünün, haksız yere idam edildiğinize inandığınızda, ölüme yürürken bile aklınızda devlet nasıl yaşar sorusu ile yürüyorsunuz. Kendi katiliniz için "Devlete lazım mutlaka yaşamalı!" diyecek erdemi gösteriyorsunuz. Bir devlet ayakta kalmış, 600 yıl boyunca dünyanın en güçlü devletlerinden biri haline gelmiş ise işte bu ruhla gelmiştir. Ölüme yürürken bile "Katilim ölmesin ama devlet yaşasın!" diyebilen bir omurga devleti ayakta tutmuştur. Günümüz devlet adamlarının ve siyasetçilerinin tarihten öğrenecek çok şeyi var. Ne pahasına olursa olsun; "Devlet yaşamalı!" düsturu hayatımızın ilk maddesi olduğu gün bu devlet çok daha güçlü olacaktır! Kalın sağlıcakla... A. Haşim Özyurt