YARATICI BEYNİN SIRLARI

  Dünyaca ünlü beyin çalışmaları ile tanınan Prof. Nancy Andreasan ın “Yaratıcı Beyin” isimli Türkçeye de çevrilmiş kitabı mevcut. Prof. Bahri Karaçay hoca ile mutlu beyin kitabında bir söyleşi yapmış. Yaratıcılığı tanımlaması şöyle: “yaratıcılık yaşama yepyeni bir gözle bakabilme ve bunu kullanarak güzel ve işe yarayan şeyler ortaya çıkarabilme yeteneğidir. “ Lewis Telman ve öğrencilerinin 1956 ve 2000 yılları arasında zeka ölçümü yüksek bireyleri takip etmeleri sonucu, yüksek zekanın yaratıcılık ile ilişkisi tam kurulamadı. Yazar yaratıcılık için belli düzeyde yeterli bir zeka gerektiğini , ancak zekanın arttıkça yaratıcılığı tek başına arttırmaya yetmediğini tespit etmiş.(s172) Yaratıcı beyinlerin, bir farklı özellikleri daha var. Ürettikleri eserler, düşünceler, kelimeler, besteler; Sanki farkında olduğumuz ve kontrolümüzde olan bilinçten değil de, başka bir yerden üretiliyor hissi yaşıyorlar. Birçok yaratıcı eser veren, sanki bunu ben üretmiyorum hissine kapılıyor. Yazar üretici beyinlerin, ürettikleri yazı, eser, besteyi ,üretinceye kadar kendilerinin bile çok iyi bilmediklerini belirtiyorlar. Yani Freud ve Jung un bizlere tarif ettiği bilinçdışı üretimler ve ilhamlar. Prof. Nancy bu bilinçdışı durumun nasıl oluştuğunu araştırıyor. Ve bunun duygu bölgesinden çok, biliş bölgesinden geldiğini düşünüyor. Tabi ki duygu dünyamız etkili ama asıl tespit ettiği bir gerçek var. Yazara göre çözülmeye çalışılan problem zihinde bilgi ve tecrübelerle bir arada yoğrulup, beyinde yeni bağlantılar kurulunca yepyeni çözümler ortaya çıkıyor. Sanatta duyulara yakın bölümler kullanılıyor, bilimsel olanda bilişsel bölümler. Yazar yaratıcı bir beynin yeterli zeka, belli problemlere fikse olma yanında ve bunlar kadar önemli olarak, ilgilendiği alan dışında bilimsel, sosyal, sanatsal farklı alanlarda uğraşma ve okuma yapmalarının etkili olduğunu düşünüyor. Yani bir doktor aynı zamanda sosyoloji, felsefe, resim ve müzik ile ilgilendiğinde mesleği ile ilgili daha yaratıcı durumlar üretebiliyor. Avrupa ve Türkiye de olduğu gibi üniversitede belli bir şeye yönelen ve mecburen bunu meslek edinen bireylerde yaratıcılık daha az. ABD ve bizde özel bazı üniversitelerde olduğu gibi üniversitede alan değiştirme imkanı olan ülkelerde yaratıcılığın daha fazla olacağını iddia ediyor. Yazar yaratıcı bir beyin için mesleğimiz dışında alanlar seçip derinlemesine bilgi edinmeyi, belli zamanlarda meditasyon yapıp, düşünmek için zaman ayırmayı, gözlem yapmayı ve gözlemlerimizi, düşüncelerimizi kağıda dökmeyi ,hayal kurarak normalin dışında düşünmeyi bizlere öneriyor. Beyin , öğrenme, bilinç ile ilgili ciddi bilimsel çalışmalar bizlerin, yaratıcı zihinler, bilimsel buluşlar, sanat eseri üreten dâhiler ve hatta ahlak önderi filozoflar, mistikler ve peygamberlerin tecrübe ve üretimlerini anlamada daha çok bilgi sahibi yapacağını düşünüyorum. Daha fazla okuma için prof Bahri Karaçay “Mutlu Beyin” (tübitak), Prof. Nancy Andreasan ın “Yaratıcı Beyin” isimli kitaplarını okumalarını tavsiye ederim. ***************************************** KIZ KARDEŞİNİZE, KIZINIZA SAHİP ÇIKIN Kız kardeşinize, kızınıza sahip çıkın. Hiç bir kutsal söylem, kadına yapılan zorbalığı, dayağı, şiddeti meşru kılamaz. Aile kutsaldır, diyerek kadının uğradığı zulüm ve şiddet örtülemez. Kızımıza, kadınlarımıza; dayağa, aşağılanmaya sabrı öğreteceğimize, oğlumuza, erkeklerimize insan olmayı öğretmeliyiz. Bir anne ve babaya; kızı zulme ,baskıya uğradığında, aile kutsaldır diyerek susmasını söylemesi , günah olarak yeter. Bir devlet görevlisine, kendisine yapılmış bir şikayet ve yardım çağrısını, aile kutsaldır diyerek örtmesi ,zulüm ve günah olarak yeter. Kimse dünyaya, başka birinin eziyetlerine ve zulümlerine, aşağılamasına tahammül için gelmemiştir. Her doğan birey Allahın , kendisine verdiği onur ve şeref ile dünyadaki deneyimini yaşamak için gönderilmiştir. Bir kadının; aile kutsaldır diyerek , zulüm, baskı, aşağılanma ile yaşama sevincinin elinden alınması, buna imkan sağlayan ve görmezden gelen topluma günah ve ayıp olarak yeter. Kadının dayak, şiddet, aşağılanması pahasına devam edecek aileden , insanlığa bir hayır gelmez. Kadınlarını koruyamayan , yüceltemeyen toplumlar, geleceğin dünyasında boş bir masal olarak yer alacaklardır. Bir diziden alınan şiddet gören kadın canlandırması , içten ve yürek yakıcı olmuş. Ahmet BULUT