1945 yılının son aylarına girilmişti. Kanlı savaş bitmiş, dünya Nazi Almanya'sının yenilmesiyle derin bir nefes almaya başlamıştı. Bir daha kanlı savaşlar yaşanmasın ve her şey tarihe not edilsin diye kayıtlara ünlü "Nürnberg Duruşmaları" olarak geçecek yargılamalar süreci başladı. Eski Nazi Almanya'sının en üst düzey isimleri bu mahkemelerde yargılanıyordu. Daha birkaç yıl önce dünyaya tehditler savuran, üç kıtada savaşları yöneten Dönitz, Bormann, Keitel, Göring gibi isimler şimdi birer savaş suçlusu olarak mahkemelerde yargılanıyor, ciddi iddialar karşısında ne yapacaklarını bilemez durumda savunmalar yapıyorlardı. Yargılanan 24 ismin hepsi suçlu bulundu. 217 gün devam eden yargılama sürecinin sonunda sanıkların hepsine ağır cezalar çıktı. Mahkemenin son günlerinde Alman Hava Kuvvetleri eski Komutanı ve Hitler'in yakın arkadaşı Göring, dikkat çeken bir konuşma yaptı. Savaş suçlusu Göring, adeta tüm dünyayı ve zafer sarhoşluğu yaşayan Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere ve Sovyetler Birliği'ni (SSCB) uyarıyordu. "İnsanlık asla üçüncü dünya savaşına yeltenmemeli. Eğer üçüncü dünya savaşı olursa bu savaş konvansiyonel silahlarla olmayacak. Nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlar dünyanın sonunu getirecek" diyordu. Göring'in bu sözleri Soğuk Savaş yıllarında hep hatırlandı. 1961-Berlin Krizi, 1962-Küba Füze Krizi’nde dünya iki kez 3. dünya savaşının kapısına kadar geldi. Sovyet-ABD savaşı an meselesiyken, iki dünya savaşı görmüş liderler 3. dünya savaşından kaçtı. Daha sonra savaş, çeşitli bölgelere yayıldı. Vietnam, Afganistan, Latin Amerika darbeleri, Afrika iç savaşları ABD-SSCB mücadelesinin devam ettiği alanlar oldu. Bu "taktik" 2000'li yıllarda da uygulandı. ABD, tek kutuplu dünyada jandarma olduğuna kendisini inandırdı ve 11 Eylül 2001 İkiz Kuleler’e yapılan saldırılar bahane edilerek, 2001'de Afganistan, 2003'te de kitle imha silahlarına sahip olduğu gerekçesiyle Irak işgal edildi. 2008'de Rusya, yeniden küresel sahaya çıkmaya başladı. Bu sefer de Washington-Moskova mücadelesi kendisini Gürcistan'da, Kırım'da, Suriye'de ve Libya'da gösterdi. Şimdi küresel güce sahip ülkelerin başında dünya savaşını görmüş, o acılara bizzat şahit olmuş liderler yok. Onun için de artık mevcut liderler güç mücadelesinin bölgesel seyirde devam etmesini istemiyor. Terör örgütlerinin kurulup desteklenmesi, paralı ordularının işin içinde olduğu “Vekâlet Savaşları” da güç mücadelelerinin kazananlarını ortaya çıkarmaya yeterli olmadı. Bugün artık Çin, Tayvan üzerinden tüm Güney Asya'yı, "Bir Kuşak, Bir Yol" projesi ile de ticaret yollarında etkili olmaya çalışıyor. ABD bir taraftan Ukrayna üzerinden Rusya'ya diz çöktürmenin peşinde, diğer taraftan da Çin'e karşı "Japonya, Güney Kore, Tayvan, Avustralya" ittifakını kurarak Asya'yı kontrol altında tutmayı hedefliyor. ABD ayrıca koşulsuz destek verdiği Siyonist İsrail rejiminin eliyle de Orta Doğu'da Neo-Büyük Orta Doğu Projesi'ni hayat geçirmek istiyor. Rusya ise Ukrayna, Gürcistan savaşları ile eski Sovyetler Birliği alanında gücünü pekiştirmeye çalışıyor. Putin'in son Çin, Kuzey Kore ve Vietnam ziyaretleriyle de yeni bir "Doğu" ittifakının ilk adımlarını atıyor. İşte büyük güçlerin bu çıkar çatışmaları sonucu meydana çıkan bu süreç maalesef dünyayı 3. dünya savaşına doğru çekiyor. Aklıselim galip gelmez, bu restleşmeler böyle devam eder ve şiddetini artırarak sürerse kaçınılmaz sona doğru süratle gidildiği gerçeğini herkesin görmesi gerekir. Türkiye’nin başta ekonomik olarak içinde bulunduğu sorunlar, bilinmezlikler maalesef böyle bir savaş durumunda en yumuşak karnımız olarak kendisini gösteriyor. Millî Savunma Bakanlığımızın “Üçüncü dünya savaşı gibi karanlık bir tabloyu başta ülkemiz olmak üzere kimse istemez, ama ordumuzun da her türlü senaryoya hazır olduğunu belirtmek gerekir” şeklinde yaptığı açıklama önemlidir. Türkiye, elbette kendi güvenliği için ne gerekiyorsa onu yapacak kudrete sahiptir. Ancak Birinci Dünya Savaşı'nda toplamda 17 milyon, İkinci Dünya Savaşı’nda ise yaklaşık 80 milyon kişi hayatını kaybetti. Nükleer silahlara sahip ülkelerin sayılarının arttığı, her türlü silah teknolojisinin son sürat geliştirildiği ve yapay zekâda akıl almaz işlerin döndüğü bir durumda, uydular üzerinden de savaşın gündemde olduğu düşünülürse 2. Dünya Savaşı’nın akıl hocalarından ve “Nürnberg Duruşmalarının” asli mahkûmlarından olan Göring’in dediği gibi "3. dünya savaşı insanlığın sonunu getirebilir.” Mustafa Kaya