Sayın: Adalet bakanım 19.02.2021 Günü su arıza tespiti için evime gelen 2 kişi tarafından yapılan hırsızlık sonucu 6.350. TL .param çalındı .Üsküdar ilçe emniyet müdürlüğü bulgurlu karakoluna müracaat ettim. Nöbetçi savcılığınca ( düpedüz hırsızlık olan bu suçu) GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMAK olarak değerlendirildi. Oysaki! Güveni kötüye kullanma suçu 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 155 maddesi kapsamına girmektedir. Anılan madde metni! (1) başkasına ait olup ta muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde kendisinin veya başkasının yararına olarak zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkâr eden kişi şikâyet üzerine 6 aydan iki yıla hapis ve adli parsa cezası ile cezalandırılır. (2) Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Olayda ben su tesisatçısı elemanlarına paramı muhafaza etmek için veya çalıştırıp bana getiri sağlanması için vermedim. Param ben yokken çalınmıştır bu husus hangi adalet etiğiyle bağdaşır ? Anlamış değilim....... Hâkim ve ( savcı )adayların seçimi! Hâkimlerin ve (Savcıların) seçimi ve kariyerleri; eğitimsel özelliklerini, dürüstlük, yetenek ve etkinliklerini de gözeten liyakat esasına göre yapılmalıdır. Hâkimlerin ve (Savcıların) seçimi ve kariyerlerine dair karar alan otorite, hükümetten ve idareden bağımsız olmalıdır. Ancak bu bağımsızlığın sağlanabilmesi için, yapılacak düzenlemelerin, bu otoritenin üyelerinin yargı tarafından seçilmesini ve çalışma usulüne dair kurallara yine kendisinin karar vermesinin güvenceye alınması gerekir Hâkim ve (Savcıların) meslek niteliği! Ülke olarak gelişmeyi ve büyümeyi amaçlıyorsak hukukçu kalitemizi güçlendirmek mecburiyetindeyiz. Hâkimlerin ve (Savcıların ) seçiminde adaylara siyasi, ideolojik, cemaat, ırk, renk, cinsiyet hemşericilik veya başka türlü saiklerle, hiçbir olumsuz ayrımcılık yapılmamalıdır. Türkiye’de yeterli niteliklere sahip olmayan hâkimlerin (ve savcıların) yapacağı ceza muhakemesi ya da medeni usul hukuku işlemleri “gerçek” bir yargılama değil, adalet dağıtımı görünüşü adı altında haksızlığın bizatihi devlet eliyle yapıldığı “şekli” bir yargılama biçimine dönüşmüştür. Adalet ve Güvenlik Dağıtımı değil -Rant dağıtımı olmamalıdır! Bu çerçevede bakıldığında iktidar tarafından, ülkede adalet hizmetindeki sorunları çözmek değil, birilerine makam yaratmak ya da var olan kaleleri/makamları ele geçirmek veya bunların özlük haklarını geliştirmek saikına dayanan bakış açısı asli işlevi olan “adalet” ve “güvenlik” hizmetlerini, “rant” dağıtmanın başlıca aktörü durumuna düşürmektedir. Türkiye’de son 40 yıldır süre gelen yasama, yürütme ve yargı erklerinin sorunlarına bakışta, sol ve sağ ideoloji her iki tarafın kullandığı gözlükler “ideolojik” mercekli olunca, yargıda adaletin tesisindeki problemlerin çözümüne dair yapılan analizler ve teklifler de bilimsellikten ve “olması gereken hukuk ”tan çok uzak, gerçeğinden kopuk ve devlet kaynaklı rantın dağıtılmasına yönelik kadrolaşma odaklı olmuştur Saygılarımla .21.02.2021 Ekonomist & Yazar Turan KAYA İletişim 0553.267 72 72