Türk Müziğinin Ölümsüz Divası “Müzeyyen Senar”

Metin MERCİMEK

       

“Kızım Müzeyyen, sen bu şarkıların hepsini biliyor musun? Şimdi senden bir şarkı istesem söyleyebilir misin?” Mustafa Kemal Atatürk


Bazı insanlar şarkı söylerken ses hançerelerinden çıkan nağmeler, o kadar farklı olur ki, sanki Yaradan onların kulağına fısıldar gibi duyulmaz bir güzellik sergiler. İşte bu güzelliği sergileyen sanatçılardan biri de, ölümsüz Diva Müzeyyen Senar’dır. 16 Temmuz 1918 tarihinde Bursa’nın Pınarbaşı böcekliğinde dünyaya  gelen Müzeyyen Senar, varlığındaki kabiliyetle az zamanda dinleyicilerin takdirini kazanmış. Küçük yaşta fevkalade istidadını gören maruf mu****inas Kemal Niyazi ile Udi Bayan Hayriye, onu  himayelerine alır. Onlarla çalışmaya başlayan ve derslerine muntazam devam eden Müzeyyen Senar, çok Zaman geçmeden billur ve şakık sesi ile güzel şarkılar okumaya koyulur.

1918 yılında Darülfeyz-i Musiki Cemiyeti, Cumhuriyetten sonra ise Üsküdar Musiki Cemiyeti adını almıştır. Müzeyyen Senar, daha sonraları çok saygı duyduğu ve cemiyette, Emin Ongan ile Necati Tokyay hocalarla tanışır. İlk olarak kendisine hangi şarkıyı okuyacaksın denildiğinde, önce ezberlemiş olduğu Şevki Bey’in Hicazkâr makamındaki “Gönlümü Dülar Eden Bu Hale Hep” şarkısını icra eder. Hocalarını şaşkına uğratan bu söyleyiş, onu hemen koroya alınmasını sağlar ve de yıldızı ışıldamaya başlar.

Musikideki başarı merdivenlerini hızla tırmanmaya başlayan Müzeyyen Senar, bu kez Mesut Cemil Bey ve Münir Nurettin Selçuk tarafından yönetilen Kadıköy Şark Musiki Cemiyeti’ne atanır. Burada da aynı şekilde başarı sağlar ve hocaları tarafından cemiyete devamlı gitmesine gerek görülmediği kendisine bildirilir.

Şöhreti gün gün büyüyen Müzeyyen Senar’ı, gazino sahipleri dışında, taş plak şirketlerini de harekete geçirir. Bestekâr Artaki Candan yönetimindeki Sahibinin Sesi Firması, kendisine taş plak doldurma teklifi getirir. Bir taraftan radyo, bir taraftan gazino programları arasında taş plak teklifini kabul eder. İlk taş plağını Yesari Asım Arsoy’un “Ümitlerim Hep Kırıldı Yarim Artık Gelmeyecek” Hüzzam eseriyle doldurur. Böylece büyük bir sınavı daha başarıyla vermiş olur.

Müzeyyen Senar’ın hayatındaki önemli noktalarından birisi de, Ulu Önder Atatürk’le tanışmasıdır. 1936 yılının Aralık ayında Nubar Tekyay tarafından Atatürk’ün kaldığı Dolmabahçe Sarayı’na götürülür. Atatürk’le tanıştırıldıktan sonra Müzeyyen Senar, elindeki musiki repertuar defterini masanın üzerine koyar. Atatürk bu defterin sayfalarını tek tek açarak “Kızım sen bunların hepsini biliyor musun? Şimdi senden bir şarkı istesem söyleyebilir misin?” der ve açtığı sayfalardan birini uzatır. Atatürk, Tatyos Efendi’nin Hicazkâr şarkısını “Mani Oluyor Halimi Tahrire Hicabım/ Üzme Yetişir Üzme Firakınla Harabım” seçmiştir. Bunun üzerine Müzeyyen Senar, o sayfayı eline alır ve bu şarkıyı fevkalade icra eder. İşte o sırada çok duygulanan Ulu Önder Atatürk de yüksek sesle refakat ederek Hicazkâr faslını tamamlar.
İşte, şarkıları söylemekten çok güfteyi anlatan, güfteyi anlatırken de, şarkıları terennüm eden ve de duygularımızı bizlere yeniden yaşatan Ölümsüz Diva Müzeyyen Senar’ı rahmetle anıyor ve Türk Sanat Musikisi’nin değerli sanatçılarının bir başka güzelliğinde yeniden buluşalım diyorum.