TRAFİK KURALLARI VE KUL HAKKI Avrupa’ya gidip gelenler hep anlatırlar, işte şöyle trafik kurallarına riayet ediyorlar işte böyle kurallara uyuyorlar diye. Çok doğru gerçekten Avrupa’da trafik kurallarına azami dikkat ediyorlar. Dahası insanlar birbirlerine çok saygılı davranıyorlar ve bir diğerine yol veriyorlar. Bunun ana sebebi sadece medeni olmalarından değil cezaların caydırıcı olmasından kaynaklanmakta olduğudur. Bunlar gerçekten çok güzel uygulamalar ama bizde neden böyle değil, bırakın yol vermeyi yol istediğinizde dahi sizi istediğinize pişman edecek bir bakış ya da davranışla karşılaşmanız an meselesi. Trafikte davranışlarımız tam bir facia, ışık ihlali ise had safhada hatta kimsenin kimseye saygısı kalmamış kul hakkına hiç kimse dikkat etmiyor Trafik kuralları ihlali sebebiyle yılda yaklaşık 150 bin kaza meydana gelmekte ve bu kazalarda yaklaşık 5 bine yakın insan hayatını kaybederken 200 binin üzerinde insanda yaralanmaktadır. Bunlar gerçekten korkunç rakamlar. Bu konuyu yazmamın esas sebebi herkesin bildiği şeyleri tekrar etmek yerine trafik kuralları ile din ve dindarlık arasında bir bağlantı kurarak bu konuya tekrar dikkat çekmek istedim Siz hiçbir din adamından bir sohbette veya hutbede ya da vaazda trafikte başkalarına rahatsızlık vermek kul hakkına girer, hatalı sollamak günahtır, uygunsuz araç park etmek veya aşırı sürat yapmak mekruhtur ya da kırmızı ışıkta geçmek haramdır şeklinde bir uyarı cümlesi duydunuz mu? Ben duymadım. Hemen itirazları duyar gibi oluyorum bu konular dinin konusu değil ki din adamlarından bu şekilde uyarılar alalım, mekruh günah veya haram gibi kavramlar din veya ibadet konularında kullanılır. Tamda söylemek istediğim buydu işte; bir diğer insana rahatsızlık vermek onun yaralanmasına ya da ölmesine sebebiyet vermek kul hakkı değil de nedir. Allah aşkına insana sormazlar mı bunlar büyük günah değil de nedir. Bir insanın bilerek yaralanmasına ya da ölümüne sebebiyet vermek (istemeyerek kazalar hariç) affedilebilir mi? İlla birileri bunlar büyük günahtır ya da kırmızı ışık ihlali haramdır mı demesi gerekiyor, bize bu konuda nasihat ve uyarılar neden kar etmiyor. Cehaletiyle davranışı örtüşen kişileri bıraktık dindarlıktan ödün vermeyen hatta halk arasında dindarlığı ile temayüz etmiş insanların bile bu konularda duyarsız olması kabul edilebilir mi? Hülasa bu konu dindar olmanın değil insan olmanın konusudur. Dindarlığımızı Allah’a insanlığımızı ise diğer insanlara gösterelim. İnsanlık namına trafik kurallarına uyalım , uygunsuz park ederek başkalarını rahatsız etmeyelim Böyle yapmaz isek sadece trafik kurallarını değil kul hakkını da ihlal etmiş oluruz Necmettin Şekeroğlu