Toplumsal Şiddet ve Silahlanma

Magandalığın her türlüsünün yaygınlaştığı bu dönemde hemen her gün yeni bir cinayet vakasıyla sarsılıyoruz. Trafikte yol kavgasıyla adam öldüren mi, boşanma aşamasındaki eşine “ya benimsin ya kara toprağın” diyen mi? Kiracı-ev sahibi, borçlu-alacaklı, alkollüler hepsi silahlı vakalar.
Bir zamanlar imrenilen bir milletken cinnet geçiren bir topluma dönüştük. Böyle bir ortamda bireysel silahlanma, düpedüz toplumsal intihardır ve ulusal güvenlik sorununa dönüşmüştür. Son dönemde artan trajik olaylarla; bireysel silahlanma kontrol altına alınmalı, yasadışı taşıyan ve kullananlara karşı caydırıcı kararlar alınarak, gerekli yaptırımlarla bu gidişata dur denilmelidir.
ŞİDDET SARMALI
Ülkedeki şiddet ortamının artmasına neden olan birkaç nokta var.
Birincisi; ülkedeki gerilim ortamı, dünyadaki genel şiddet sarmalının da bir yansıması olarak her geçen gün artıyor. Ayrıca coğrafyamızda devam eden terör ve savaş ortamı belli bir noktadan sonra yaşananları normalleştiriyor.
Eskiden herhangi bir cinayet olduğunda, toplumsal vicdan rahatsız olur ve olayın sebebi tartışılırken son dönemlerde şiddete bağlı ölüm vakaları TV’lerde sadece bir altyazı, emniyette bir istatistiksel veri olarak yer alıyor. Bu da toplumun reflekslerini kaybettiğini gösteriyor.
İkincisi; okullar, zorbalığı ortadan kaldıracak bir ortam olmaktan çıkmıştır. Aksine şiddet orta ve lise çağlarına inmiş durumdadır. Bunun normal olmadığını, bireylerin sorunlarını uzlaşıyla halledebileceğini empoze etmediğimiz sürece bu sarmaldan kurtulamayız. Hak arama, orantısız güç kullanmakla yan yana algılanıyor ve bunun bir gerekçesi kabul ediliyor. Aslında bu bile başlı başına bir krizdir.
Üçüncüsü; toplumsal yozlaşma ve ahlaki çöküntü. Bununla suçun sıradanlaşması ve cehaletle birlikte şiddeti tetiklemesi tavuk-yumurta ilişkisi gibidir.
Dördüncüsü; kapitalizm canavarının dayattığı aşırı tüketim hırsıyla, satın alma gücünün azalması insanların tahammül seviyelerinin düşmesine ve rekabet ortamının atmasına neden oluyor. Ekonomik sıkıntı ve sorunlar insanlarda gerilimi, zorbalığı tetikliyor ve normalleştiriyor.
Beşincisi; toplum vicdanını rahatsız edecek ceza ve müeyyidelerin varlığı. Günümüzde cezalar caydırıcı olmaktan ziyade cüzi ve temsili verildiğinden insanlar suça teşvik ediliyor.
CEZALARIN CAYDIRICILIĞI VE ÖRNEKLİK
En büyük suç olan kasten adam öldürme dahi maksimum alacağı ceza 10-25 yıl bunun da yatarı, serbest dolaşım, açık cezaevi falan topu topuna birkaç yıl kapalı cezaevinde kalıyor. Bu da toplumda cezanın caydırıcılığını yitirmesine neden oluyor, böylelikle toplum kendi adaletini uygulamaya çalışıyor.
Son olarak ekranlardaki şiddet içeren yayınlar ve aksiyon dizileriyle mafyatik kişilerin konforlu hayatları cazip gösteriliyor. Birtakım insanlar geçim için illegal yol ve yöntemlere başvurmayı hedef olarak görüyor. Suç örgütlerinin gelir düzeylerinin yüksekliği, rahat para kazanma yolu olarak empoze ediliyor.
Bunun için her şeyden önce ailede model örnekliğin oluşturulması elzemdir. Tabii ki baskıcı bir ortam sağlıklı sonuç vermez. Peygamberimizin eğitim metodunu, çocuklara olan yaklaşımını bir menkıbe olarak dinlemek yerine onu bir ölçü olarak görüp aktarmak şarttır. Ayrıca ailedeki eğitim ortamının okullara taşınması, okullardaki eğitim ortamının değerler ve ahlaki hasletlerle bezenmiş bir çocuk modeline dönmesi gerekiyor.
Çocukların sadece yarış atı gibi sınav kazanmaya endeksli bir hayat tarzına mahkûm edilmesi yerine, değerleri önceleyen, şahsiyeti ve karakteri besleyen örnekler üzerine eğitilmesi gerekiyor. Nitekim tarihimizde ve toplumumuzda bunun pek çok örneği var.
Mütemadiyen tekrarlanan af kanunun kapsamının toplumun vicdanını rahatsız edecek şekilde genişlemesi de şiddet ortamını artırır.
MAFYATİK ÖZENTİ
Son dönemde sosyal medyaya düşen mafyatik eğilimlerin özendirilmesi işin vahametini gözler önüne seriyor. En tepedekinden en alta kadar tüm kamusal ve siyasal yönetici, aktör ve figürler şiddet söylemini ısrarla ön planda tutuyor.
Bir konu ne kadar hiddetle anlatılır, rahatsız edici kelimeler kullanılırsa etkisinin o oranda yüksek olacağı düşünülüyor. Bu da şiddetin toplumdaki yansımasına, yaklaşımının artmasına zemin hazırlıyor. Bu açıdan herkes sorumluluk bilinciyle hareket etmeli ve imkan nispetinde kaba kuvvet söylemlerinden uzak durmalıdır.
Uluorta, herkesin silah taşıdığı bir ortam, ülkeyi tam bir Teksas havasına sokuyor ve çoğunlukla da alakasız masumlar ölüyor. Belki de genlerimize işlemiş olan zorbalık dışa vuruyor. Kasti olanlar haricinde; asker uğurlamada, düğünlerde ve özel günlerde kontrolsüz ateşlenen silahlar; sevinç ve mutluluk anlarını kana bulayarak talihsiz kör kurşunlarla, yerini hüzne bırakıyor. Çoğunlukla bir masum canından oluyor. Esasen -koruma amaçlı olduğu iddia edilen- beylik silahlarının müspet işe yaradığına şahit olunmamıştır. Olsa olsa kişilik zafiyeti olanlar için mütemmim aksesuar olabilir.
Silahlar günümüzde oldukça yaygın ve kolay ulaşılabilir durumda. Tabancalı şahıs, ufacık bir tartışmada tetiği çekebiliyor.
Önüne gelenin, parasını vererek oyuncak gibi rahatlıkla ulaşabileceği bir şey olmamalıdır. Silah kullanma arzusu/meraklısı olanlar için de atış poligonlarında, atış talimi yaptırarak hevesleri giderilmelidir. Aksiyon ve andrenalin isteyenler için özel alanlarda oynanan silahlı oyunlara yönlendirerek gerçek silah kullanır gibi savaş ortamını aratmayan çatışma sahnelerinde bu tutkularını tatmin edebilirler.