TIKLANAN EKONOMİ VE TIKANAN EKONOMİ

TIKLANAN EKONOMİ VE TIKANAN EKONOMİ

Meşhur misaldir:

Issız çölde devenin yularını sıkı tutmayıp kaçırırsan bir daha bulman imkânsızdır.

Maalesef ki, bizim iktidar da ekonominin yularını elinden kaçırmıştır. Yükselen faizlere, yükselen dövizlere, yükselen altın fiyatlarına, yükselen genel fiyatlara, yükselen enflasyon rakamlarına herhangi bir çözüm formülü üretmekten aciz hale düşmüştür. Kendi yandaşları bile, “yetkililerin ekonomik gidişi sadece arkadan endişe ile izlemekten başka bir tedbir alamadıklarını” artık açık açık itiraf etmeye başladılar. Yine itiraf ettiklerine göre, yeni bir ıslah veya reform programı yapamıyorlar. İyileştirmenin sadece lafları ediliyor. İyileştirme yapacak kadroları yok. Sadece birkaç kilit noktadaki görevlileri sık sık azledip, yenilerini getirmekle meşguller.

Peki devenin yularını ellerinden kaçırmazdan önce nasıl yanlışlar yaptılar da, son durumun vahameti belirgin hale geldi?

İşte yaptıkları büyük yanlışların basit bir listesini çıkarmaya çalışalım. En önemlilerini sayalım. Atladıklarımızı da okuyucumuz zihninde canlandırsın:

20 yıl önce işe başlarken vaat etmelerine rağmen Havuz Sistemi’ni kurmadılar. Böylece içerideki ve dışarıdaki rantiye ve sömürü odaklarının insafına teslim oldular.

En başta milletin gözünün içine baka baka hayati üretim tesislerini “babalar gibi” sattılar ve çoğunun yıkılmasına göz yumdular. Ekonomiyi düzeltecek en önemli üretim araçlarından mahrum kaldılar. Devleti ekonomik faaliyetten çekip çıkarmak adına yapılan bu büyük yanlışın sonucunda “marketler” zinciri açmayı çare diye ortaya atarken önceki yıkım bahanelerini unutmuş gözüktüler.

Üretim ekonomisi yerine sıcak para ve rant ekonomisi uyguladılar. Böylece en ufak bir dalgalanmada rantçılar servetlerini dışarıya kaçırmanın yollarını açık tuttular. Dalgalanmalar her seferinde krize dönüştü.

İşe başlarken, “Faiz bir dünya gerçeğidir, faizsiz bir ekonomi düşünemiyoruz” diye izleyecekleri kuralları en başından koyduklarından dolayı, sonucu hesap edilmeden borçlanıldı. Alınan borçlar ise üretecek yatırımlara değil, asfalt, beton, hafriyat, çelik konstrüksiyon gibi ölü yatırımlara harcandı. Bu yatırımlar üretmediği halde alınan borçların faizi katlanarak arttı. Borçlar borçla çevrilmeye çalışıldı. Böylece bugüne kadar yaklaşık 500 milyar dolar faiz ödendi. Bu faizlerin ekonomimiz içinde kalması halinde neler yapılabileceğini herkes tahmin edebilir. Tıkanmayı getiren en büyük sebeplerden biri de budur. Halen şu anda bile ödenmesi gereken faizler ekonominin en büyük çıkmazı olarak önümüzde duruyor.

Tarım ve hayvancılık ihmal edildi. Üretici ve tarım kesimi gerekli destek ve himayeyi göremedi. Yapılan destekler ise üretmek için değil, bu kesimi adeta yattığı yerden para kazanmaya teşvik ettiğinden dolayı, tarım ve hayvancılık gittikçe geriledi. Tarlalar boş kaldı. Ülke ihtiyacı olan tarım ürünleri dışarıdan ithal edilmek zorunda kalındı. Hayvancılıkta da aynı hatalar yüzünden ithalat patlamaları yaşandı. Bu da zaten negatif olan dış ticaret açığını astronomik boyutlara ulaştırdı. Köylerde ve tarım üretimi yapılacak yerlerdeki nüfus işsiz kaldığından dolayı iş aramak üzere şehirlere akın etti. İşsizlik rakamları katlanarak arttı. Nüfus dengesi alt üst oldu. Böylece ekonomide kara delikler oluştu.

İsraf ve lüks tüketim şaha kalktı. Kaynaklar şatafatlı yaşamlara kurban edildi. İtibarlı konuma çıkmanın yolu lüks yaşantıdan geçer, diye bir anlayışa saplanıldı.

Üretim olmayınca, her şeyi ithal etmeye kalkılınca da ülkenin döviz stokları eridi. Mevcutlar da artan döviz fiyatlarını dengelemek amaçlı piyasaya verildi. (Bu konudaki yanlışları da ilave etmeli.) Böylece hem büyüme hem de döviz rezervleri eksi duruma geçti.

Yapılan eleştiriler, iyi niyetli uyarılar, gösterilen çıkış yolları gurur kibir tavırları sergilenerek ve önerenlerle alay edilerek ellerin tersiyle itildi.

Bu kadar hadsiz hesapsız uygulamalara hangi ülkenin ekonomisi dayanabilirdi ki?

Şimdi vatandaşların birçoğu tıkanan ekonominin mağduru olarak, tıkanan ekonomiyi tıklayarak çıkış yolu aramaya çalışıyor.

İktidar bu ve daha saymadığımız, adeta ihanet gibi yanlışlara düşmemiş olsaydı, Türkiye büyük bir sıçrama yapabilirdi.

Yazık oldu!

NASIL BİR İKTİSAT

Bu uygulanan nasıl bir iktisat?

Borç birikti sat, faiz birikti sat!.

Ekrem ŞAMA