Şeytan için, nefsini terbiye etmiş, iradesini kontrol altına almış, günaha ve harama karşı keskin bir bilinç kazanmış bir Müslüman genç, derhal bertaraf edilmesi gereken ciddi bir düşman demektir. Bu nedenle şeytan, en usta adamlarını, en uzman savaşçılarını, en profesyonel elemanlarını, en kıdemli komutanlarını nefsiyle savaşmaya başlayan gençlere gönderir. Şeytanın Müslüman gençler için kurduğu tuzaklardan ilki, erteleme tuzağıdır. Şeytan, Müslüman gence ilk önce tevbeyi erteletir. Çünkü tevbe yeniden dirilişin, kim olduğunu hatırlamanın, tekrar asıl hedefe kilitlenmenin ve Allah’ın yardımını hak etmenin ilk adımıdır. Bu nedenle Müslüman gence yaklaşır ve “Hele biraz daha devam et daha gençsin” diyerek ona fısıldar. Müslüman genç, bu fısıltılara kulak verip tevbeyi erteledikçe günah, artık onun için bir alışkanlık haline gelir ve tüm hayatını kuşatır. Müslüman genç, günah işlerken Allah’ın gazabından korkmaya ya da günahlarından pişman olup üzülmeye başlayınca şeytan tekrar gelip, “Üzülme Allah affedicidir. Tevbe edersin Allah affeder. Sakın korkma!” diye fısıldar. Bu fısıltılara kulak veren Müslüman genç, günaha daldıkça dalar. Böylece kalp günah kirlerinden görünmez hale gelir. Bir müddet sonra Müslüman genç, artık hayatını düzene koymaya karar verdiğinde şeytan tekrar gelir ve “Hele biraz daha böyle yaşa, sonra büyük bir dönüşüm ve değişim yaparsın, her şeyi birden bırakırsın” der. Böylece Müslüman genç, yavaş yavaş değişime başlamak yerine ömrünü hep o büyük değişimi yapacağını günü bekleyerek geçirir. Şeytan, Müslüman gencin yaptığı planları uygulamasına engel olmak için de özel bir çaba sarf eder. Ona yaklaşır ve der ki, “Bu plan olmadı yeni bir plan daha yap. Plan iyi olursa kolay uygularsın” der. Böylece şeytan, Müslüman gence hep plan yaptırır ama asla uygulamasına müsaade etmez. Aslında meselenin plan değil irade ve nefis terbiyesi olduğunu ona hep unutturur. Müslüman genç, ne zaman namazlarını düzletmeye ve huşu ile kılmaya karar verse şeytan hemen gelir ve “Hele bu namazı da böyle kıl bir dahakine büyük bir huşu ile kılarsın. Bir başladın mı artık bütün namazların huşu ile kılmaya devam edersin” der. Şeytanın bu fısıltısına da kulak veren Müslüman genç, hep bir dahaki namazı yani o büyük huşu ve ihlâsla kılacağı namazı bekleyerek bütün namazlarını heba eder. Şeytan, Müslüman genci iyi tahlil edip zaaflarını bildiği için onu sürekli aynı yerlerden vurur. Kimi genci internetten, kimi genci televizyondan, kimi genci flörtten, kimi genci de çok uyuma, çok yeme ve çok konuşma hastalığından yakalar. Onun Müslüman gençleri helake sürüklerken kullandığı en önemli silahları tembellik, gaflet, pısırıklık ve korkaklıktır. Şeytan Müslüman genci özellikle gençlik çağında yapması gereken cihat, aksiyon ve İslami faaliyetlerden uzak tutmaya da büyük bir özen gösterir. Çünkü Müslüman genci ıslah eden ve ona karakter ve şahsiyet kazandıran, onun kimlik bilincini inşa eden en önemli etken, gençlik çağlarında yapılan İslami çalışmalardır. Şeytan onun İslami çalışmalara katılmasını asla istemez. Çünkü İslami bir faaliyete ayrılmış her dakika şeytana uyacak bir dakikanın bile kalmaması demektir. İşte bu tuzak ve fısıltılardan kurtulmanın yolu ilk önce şeytan ve onun fısıltılarından Allah’a sığınmaktır. Sonra sağlam bir tevbe, ciddi bir kararlılık, istikrarlı bir ibadet hayatı, kalbin eşlik ettiği nafile ibadetler ve şeytana bir dakika bile bırakmayacak yoğunlukta bir İslami mücadele tarzıdır.