SALGIN, SINAVLAR VE YÜKSEK EĞİTİMİN SONU

  Küresel bir kriz olarak Corona-virüsün pek çok alanda olumsuz etkilerini görüyoruz. Ekonomiden turizme, sağlıktan psikolojiye değişik alanlarda etkisi var. Ancak geleceğe dönük en fazla etkisi -mutlak surette görülüyor ki- eğitim alanı en büyük kayba uğrayacak alan olacak. Aşıydı, normalleşmeydi, tam kapanmaydı, henüz sonucu belli olmayan bir süreç devam ediyor. Muhtemelen, ileride pandemi dönemi mezunları, pandemi dönemi doktoru, pandemi dönemi mühendisi, pandemi dönemi hocası gibi yaygın bazı terimler gündemimize girecek. Bu deyim ve tanım meslek sahibi kişilerin yetersizliklerini vurgulamak ve tavsif etmek olarak kullanılacak. Kibarca hakaret olacak! Küresel krizin getirdiği olumsuzlukları yok saymadan bol keseden eleştiriler ortaya koymakta işin kolay tarafıdır. EĞİTİM TEORİDEN İBARET DEĞİLDİR Eğitim, asla teoriden ibaret değildir. Bugün teori verildi zannediliyor, ama teori bile verilemiyor. Salgınla birlikte kalifiye/nitelikli eleman yetiştirmek artık imkânsız hale geldi. Çünkü bugünkü tabloda gelecek kurgusu ve planı gözden kaçırılıyor. Aslında Milli Eğitim Bakanlığı ilk, orta ve lise düzeylerinde ara ara okulları açıp kapatmasıyla kısmi bir eğitim verdi. Ancak yüksek öğretimde durum farklı. Uzaktan Eğitim ve Bilişim Teknolojileri Merkezi (UZEBİM) programıyla birlikte tüm fakülteler Açıköğretim Fakültesi statüsüne döndü. Artık öğrenciler üniversite kültürü alamıyor. Sosyalleşmeden uzak, deneyimsiz ve pratik yapamıyorlar. Bu dönemde sorulması gereken şey şu; salgın 5-6 dönem daha sürerse ne yapacağız? Şu anda salgın üç dönemdir devam ediyor. Yani birçok öğrenci, fakültesini üçüncü sınıfa başladığında tanıyacak! Meslek Yüksek Okulları hocasını görmeden mezun olacak! Özetle; ne zaman biteceği belli olmayan bir salgın süreciyle karşı karşıyayız. Öğrenciler internete ulaşamıyor, derse katıl(a)mıyor. Hocaların yoklama imkânı yok, kopya çekiliyor. Öğrenci kaynak teminini elde edemiyor, yani kitap alamıyor. SALGIN KAYNAKLI SORUNLAR Yaşanılan süreç içerisindeki tedbirlere yönelik olarak birtakım noktalara dikkat çekmek ve bunların çözümü için bazı tavsiyelerde bulunmak gerek. Hülasa başta üniversiteler olmak üzere eğitimin her kademesinde belli başlı sorunları şu şekilde sıralamak mümkün;
  • Her şeyden önce eğitimdeki interaktiflik ortadan kalktı. Tek taraflı bir video sunumuyla eğitim olmaz.
  • Rol-model ve yaparak-yaşayarak öğrenme sekteye uğradı ki bunlar eğitimin temelini oluşturur.
  • Sosyalleşme ve kültürel aktarım ortamları yok oldu. Bireyler basit birer bilgisayar canlısı haline döndü.
  • Mühendislik, veterinerlik ve öğretmenlik gibi uygulamaya dayalı mesleklerin eğitim ve öğretimi için hayati önem taşıyan pratik yeteneklerle ilgili aktarım yapılamaz oldu. Mesleğin içerisinde damdan düşme bir nesil ortaya çıkacak.
  • Diğer taraftan teknolojiye ulaşmakta oldukça zorlanan birçok dezavantajlı grup ortaya çıktı ki bunlarla ilgili net bir tespit bile yapılamıyor.
  • Bozulan ekonomik şartların etkisiyle adı geçen bu kitlenin hem sayısının hem de mağduriyetinin artması kaçınılmaz görünüyor.
  • Bütün bunlar eğitimde ciddi bir planlama ve kriz yönetme eksikliğini ortaya koymaktadır.
TÜM FAKÜLTELERDE AÇIKÖĞRETİM GİBİ SINAV YAPILMALI Böyle bir durumda çözüm olarak; acilen pandemi hiç bitmeyecekmiş gibi harekete geçilmesi ve buna yönelik tedbirlerin alınması gerektiği açıktır. Birincisi; mevcut fakülteler için merkezi, uzaktan yüksek güvenilirlikli sınavlar yapmak. Halen Öğretim Elemanı öğrencisine internet ortamında sağlıklı sınav yapamıyor. Zoom vb. görüntülü programlarda bile öğrenci mülakatta kopya çekiyor. Yazılı derslerden hayli hayli kopya çekiliyor. Onun için de bu teorik dersler için Açık Öğretim Fakültesi statüsü getirilerek tüm fakültelerde merkezi sınav yapılmalı. İkincisi; üniversite kontenjanlarını bu yıl eksiltmek elzemdir. Böylece kaliteli öğrencilerin üniversiteli olması sağlanacaktır. Üçüncüsü; kademeli ve yoğun eğitime geçilebilir. Öğrenciler dönemlere ayrılarak çağrılabilir. Hem yurt ortamı kalabalıklaşmaz hem de eğitim bir şekilde yüz yüzeye döner. Dördüncüsü; İlahiyat Fakültesi gibi temel bilgiye ihtiyaç duyulan alanlarda hazırlık sınıfı zorunluluğu getirilmeli, bu konudaki ikilem ortadan kaldırılarak üniversitelerin inisiyatifine son verilmelidir. Doç. Dr. Necmettin Çalışkan 1.4.2021