<div><strong>Metin MERCİMEK</strong></div> <div> </div> <div>“Yavaş büyüyen ağaçlar en iyi meyveyi verenlerdir.” (Moliere)</div> <div>Düşüncelerin coştuğu Antik Çağlar’da, erdem üzerine çok görüşler ortaya atılmış ve erdemli olmanın yolları tek tek araştırılmıştır. Bu konuda çoğu düşünürler, erdeme varmanın en önemli yollarından birinin “Olgunlaşma” olduğunu ileri sürmüş ve bunun en etkin yönünün sabır olduğunu vurgulamışlardır. Tıpkı o zamanın Büyük Düşünürü Aristo’nun “Sabır acıdır, ancak meyvesi tatlıdır” diye harikulade yorumladığı gibi.</div> <div>Düşünürlerin bu görüşlerinden hareket ederek, her şeyin bir olgunlaşma zamanı olduğu, hatta düşüncelerin bile bir zamana ihtiyacı olduğu ortaya çıkmaktadır. O halde zaman, sabır için en büyük elzemdir.</div> <div>Yaşam sürecimizde öylesine olumsuz olaylarla karşı karşıya kalmaktayız ki, bu olaylar bizlerin ruh ve beden sağlığımızı yok denecek kadar zedelemektedir. Biz buna üzüntü, çaresizlik ve stres de diyebiliriz. Çünkü bu olumsuz duygular günlük hayatta önümüze çıkan, bizleri baskı altına alan hem de sıkıntılara sokan durumlardır. Tabi ki yaşam kalitemizi olumsuz yönde etkileyen bu tepkileri göz önünde tutarak bunun devam etmemesi için tedbirler ve çareler almamızı da unutmamak gerekir.</div> <div>Hayatta çözümü mümkün olmayan tabiat olaylarını içine alan deprem ve afetler gibi birçok olaylar vardır. Ayrıca günlük yaşantımızda zor çözülebilen gelişmeleri de görmekteyiz. Tüm bunlar için her türlü mücadele tavrımızı kullanmış olsak da, yine de olumlu sonuca kolay kolay varamayız. O nedenle gerek hukuk kuralları çerçevesinde gerekse başka yöntemlerle çözemediğimiz birçok olayları zamana bırakmak olduğunu da gözden kaçırmamalıyız.</div> <div>İnsanların varlık yapısı itibariyle amaç ve hedeflerini ancak yarın, öbür gününde bulundurmak suretiyle eylemde bulunurlar. Zaman dediğimiz bugün, yarın ve öbür gün üç boyutlu zamanın birbirine sıkı sıkıya bağlı olaylar zinciridir. Bunlar hiçbir zaman birbirinden kopmuş olamaz. Biz insanların başarıları zamanın üç boyutu olan dün, şimdi ve yarın tarafından yürütülmektedir.</div> <div>Çocukluk yıllarımda rahmetli annem, zor kaldığım durumlarda bana, “Aklına kötü şeyler getirme, iyi şeyler getir. Çünkü gün doğmadan neler doğar” derdi. Aslında annemin “Gün doğmadan neler doğar” sözüyle şöyle demek istemiştir “Çözülemeyen olayları zamana bırakalım” anlamında kullanmıştır. Hatta konuşmasının sonunda “Sabrın sonu selamettir” diye sözlerine eklerdi.</div> <div>Annemin ortaya koymuş olduğu bu sözlerin, çaresizliklere karşı nasıl bir tavır yapmamız gerektiği konusunda en büyük desteğin manevi güç olduğunu işaret etmektedir. Böylece sıkıntılar içinde kıvranan bir kişinin tutumu, Yaradan’a sığınarak sabrın verdiği gücün etkisiyle huzurlu bir şekilde mücadelesini sürdürmüş olmasıdır.</div> <div> </div>