Ahlâk yoksa, namaz yoksa, haram-helal hassasiyeti yoksa, kul ve kamu hakkı bilinci yoksa, ana-babaya hürmet, eşe nezaket yoksa, dili gıybet ve iftiradan, gözü haramdan, kalbi hasetten, mideyi haksız kazançtan, cebi faizden korumak yoksa, hangi partiden, cemaatten ve tarîkattan olursanız olun sonuçta kaybedenlerden olacağınızı asla unutmayın! Çünkü yaşanmayan ve yalnızca ideolojik bir mensubiyete dönüşen bir inancın ne bu dünya da ne de ahirette size hiçbir faydası olamaz… <strong>KALBİNİZE VAKİT AYIRIN!</strong> Uzun süredir namazlarınızdan tat alamıyorsanız, okuduğunuz Kur’an kalbinize etki etmiyorsa, şöyle gönülden bir dua yapamıyorsanız, dinlediğiniz sohbetler ve nasihatler kulaklarınızı aşıp da bir türlü kalbinize ulaşamıyorsa ya ruhunuzu ihmal ediyorsunuz ya da ibadetin ruhunu kaybetmişsiniz demektir. Hasan el-Basri diyor ki: “Üç şeyde tadı kaybedene kapı kapalıdır: zikirde, namazda ve Kur’an tilavetinde.” O halde kapıyı açmak için çabalayın! Kapıyı açacak olan samimiyettir. Önce rabbinize karşı samimi olun ki, tüm kapılar ardına kadar açılsın. <strong>BAZI HESAPLARI ALLAH’A BIRAKIN!</strong> Her kalp kırıklığının hesabını sormaya kalkmayın! Her iyiliğin karşılığını hemen beklemeyin! Çünkü bu dünya her kötülüğün hesabının sorulacağı ve her iyiliğin karşılığının tastamam alınacağı bir yer değildir. Bazı hesapları Allah’a ve ahirete bırakın! İmam Şâfiî diyor ki: “Kur'an'da öyle bir ayet vardır ki zalimin kalbine saplanan bir ok, mazlumun kalbine sürülen bir merhem gibidir. İşte o ayet; "Senin Rabbin hiçbir şeyi unutacak değildir." (Meryem, 64) ayetidir.” Rahat olun! Ve bazı şeyleri Rabbimizin her hesabı soracağı ve her iyiliğin karşılığını vereceği güne erteleyin. <strong>ALLAH’A TESLİM OLARAK ÖZGÜRLEŞİN!</strong> Tüm korkularınızdan, kaygılarınızdan, endişe ve evhamlarınızdan Allah’a güvenerek kurtulun. Ecelin de rızkın da Allah’ın elinde olduğunu sakın unutmayın ve bilin ki gerçek özgürlük yalnızca âlemlerin Rabbi olan Allah’a güvenmektir. Çünkü Efendimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: “İnsan kime ümit bağlamışsa ona havale edilir. Ümidini Allah'a bağlayanın işi ise yalnızca Allah'a aittir. İnsana ancak korktukları musallat edilir. Yalnızca Allah'tan korkana ise Allah hiç kimseyi musallat etmez” (Camiussağir, 2609) <strong>YAPTIĞINIZI YALNIZCA ALLAH İÇİN YAPIN!</strong> Bir iş Allah için yapılmışsa, boşa yapılmış bir iş yoktur, heba edilmiş bir mal yoktur, israf edilmiş bir zaman yoktur, boşa akıtılmış bir damla ter yoktur, boşa konuşulmuş tek bir kelime yoktur. Eğer Allah için olduğuna inanıyorsan kim ne derse desin sen inandığını söyle ve inandığının peşinden git. Çünkü Efendimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: “Allah'a ibadet et ve O’na hiçbir şeyi ortak koşma. Kur'an'ın gittiği tarafa sen de git. Küçük veya büyük olsun, kimden gelirse gelsin hakka yönel. İsterse bu kişi kızdığın ve sana uzak olan biri olsun. Küçük veya büyük kimden gelirse gelsin, batılı reddet. İsterse bu kişi sevdiğin ve akraban olan biri olsun.” (Camiussağir, 1134) <strong>O BÜYÜK GÜNE HAZIRLANIN!</strong> Dünyalık koşuşturmaların, siyasi ve ekonomik tartışmaların, geçici gündemlerin size ahireti unutturmasına asla izin vermeyin. Hayırdan hiçbir şeyi küçük görmeyin. Biriktirin çünkü cennet ancak küçük küçük biriktirilir. Bazen az bir sadaka, bazen bir iyiliği tavsiye, bazen bir garibin duası, bazen anne-babaya hürmet, bazen eşe karşı güzel bir ahlâk, hepsi cennet birikimidir. Biriktirin ve yarın için ne gönderdiğinize muhakkak bakın! Rabbimiz buyuruyor ki: "Kendiniz için önceden ne hayır gönderirseniz Allah katında onu bulacaksınız." (Bakara, 110) Unutmayın! Her hain bakışın, göğüslerde gizlenen her sırrın, günaha meyleden her duygu kıpırtısının, kalplerde saklanan her hile, plan ve stratejinin hesabının verileceği bir güne ilerliyoruz. Çünkü bizim Rabbimiz "gözlerin hain bakışlarını ve kalplerin ne gizlediğini bilir" (Mümin, 19).