<div>MUTLULUK TAM OLMAKTAN ÇOK; OLMAK İÇİN UMUT VE ÇABANIN OLMASI OLABİLİR Mİ?</div> <div>İnsan zayıf bir varlık olarak doğar.</div> <div>Tüm çocukluk ve gençliği, çevresinde gözlemlediği, yetişkinlerin kendisine kıyas ile daha mükemmel hallerine ulaşma çabası ile geçer.</div> <div>Bu süre boyunca içerisinde bir amaç ve ulaşmak istediği bir hedef onu oyalar ve her ulaşılan hedef mutluluk yaratıp, yeni hedefler belirerek umudun devam etmesini sağlar.</div> <div>Büyüme ve yetişkinlik ile hedefler azalır, umutlar yerini, var olanın korunması telaşına bırakır.</div> <div>Bitmeyecek gibi görünen, umut, hedef, beklentiler azalır ve tükenir.</div> <div>Gençliğin, umudun, beklentilerin bir serap gibi gizlediği, hastalık, yaşlılık ve ölüm gerçekliği berrak bir görünüm kazanıp, insanı endişe ve korkuya sevkeder.</div> <div>Geçmişin daha güzel olduğunu düşünmeye başladığında, aslında bilinç altında bulunduğun anın ümitsizliği ve geleceğin endişesi belirmiştir.</div> <div>Gençlik çağının en güzel yıllar olması, her şeyin eksik olmasına rağmen, içerimizde taşıdığımız ümit ve beklentinin yarattığı zindelik halidir.</div> <div>İnsanı mutlu kılan en güzel zihinsel deneyim, her şeyin tamam olmasından çok.</div> <div>Eksikleri giderecek bir ümidin olmasıdır.</div> <div>Ahmet BULU</div>