Müslüman genç, evliliğe sakalını kesip bir sünneti ihlal ederek başlamaz. Müslüman gencin bir düğün salonunda arayacağı ilk şart fiyat değil, haremlik selamlığa uygun olmasıdır. Müslüman genç, hanımefendinin bir gelinlikte arayacağı ilk şartı modaya uygunluğu değil tesettüre uygun olmasıdır. Müslüman genç, düğün fotoğrafları dolayısıyla hanımının resimlerinin elden ele dolaşmasına asla müsaade etmez. Onun düğününde toplu fotoğraf değil, helal fotoğraf vardır. Müslüman genç, düğün sonrası eşiyle düğün fotoğraflarını sosyal medyaya servis etmez. Müslüman genç, düğünden çıkıp eşiyle ilk gecesini geçirmeye giderken konvoyla, kornayla insanların dikkatini çekip reklam yaparak gitmez. Müslüman genç, evliliğinin ilk gecesinde Allah’a sığınmayı, ibadeti ve duayı ihmal etmez. Müslüman genç, evlendiği gece ve sonrasında evinin sırlarını kimseye anlatmaz. Bu konunun şaka ve espri konusu olmasına da asla müsaade etmez. Muhteşem bir örnek olarak Selman’ın (r.a) düğünü. Efendimiz’in (s.a.s) yetiştirdiği kadrodan Selmân-ı Fârisî (r.a), Kinde kabilesinden bir hanımla evlenmişti. Düğün gecesi arkadaşları Hz. Selma’ı hanımının evine kadar götürdüler. Eve yaklaştıklarında Hz. Selmân arkadaşlarına, “Artık siz dönünüz! Allah mükâfatınızı versin!” diyerek onları gönderdi. Düşüncesiz kimselerin yaptığı gibi yapmayarak onları eve sokmadı. Kapıya geldiğinde evin her tarafının süslenmiş, içinin de eşyalarla dolu olduğunu görünce, “Benim dostum (Hz. Peygamber s.a.s) bana bu şekilde tavsiye etmemiştir. O, bana dünya malı ve eşyasının bir yolcununki kadar olmasını tavsiye etmiştir” dedi. Sonra evin içinde o geceye mahsus kendilerine hizmet edecek kadınları ve akrabaları görünce, “Dostum bana bu şekilde tavsiye etmedi. O’nun tavsiyesine göre ben ancak kendi nikâhım altına aldığım ya da nikâh edeceğim kimseyi evimde tutabilirim, lütfen artık burayı terk edip beni karımla baş başa bırakır mısınız?” dedi. Onların ardından kapıyı güzelce kapatıp perdeleri de çekti. Sonra hanımının yanına oturdu ve bu evliliğin bereketli ve hayırlı olması için dua etti. Duadan sonra hanımına, “Dostum bana, hanımımla bir araya geldiğimizde ilk işimizin Allah’a itaat ve ibadet olması gerektiğini tavsiye buyurdular” dedi. Böylece ikisi birlikte kalkıp ibadet için ayrılmış olan odaya geçtiler. Allah’a dua ve yakarıştan sonra tekrar kendi odalarına çekildiler. Sabah olduğunda arkadaşları gelerek Hz. Selman’a hanımını nasıl buldun diye sordular. Selmân-ı Fârisî, yüzünü onlardan çevirdi. Böylece bu durum üç kez tekrarlandı. Üçüncüsünde Hz. Selman, arkadaşlarına şunları söyledi: “Allah Teâlâ perdeleri ve kapıları, evlerde olan bitenin kimse tarafından görülmemesi için yaratmıştır. İnsan ancak görebildiği konularda soru sorabilir. Gizli ve saklanılması gereken şeyleri öğrenmeye ya da bunlar hakkında soru sormaya hakkı yoktur. Ben Hz. Peygamber’in karı-koca arasında geçen ve söylenilmemesi gerekenleri söyleyen kimseler, yol ortasında ve herkesin gözü önünde bir araya gelen hayvanlar gibidir buyurduğunu işittim.” Dr. Abdülaziz Kıranşal