Kadın Voleybol Milli Takımı dünya şampiyonu oldu. Büyük rakipleri yenerek voleybolda söz sahibi olan Brezilya ve Amerika gibi rakipleri devre dışı bıraktı. Avrupa şampiyonu Polonya ve İtalya'yı sonrasında da Sırbistan'ı yenerek şampiyon oldu. Burada meseleye birkaç açıdan bakmanın yararlı olacağını düşünüyoruz. Birincisi; her ne kadar voleybol, takım oyunu olduğundan sonucu bir kişiye bağlamak adil değilse de alınan sonuçta bütün takımın emeği kadar Kübalı oyuncunun katkısı göz ardı edilemez. Burada söylenecek şey olsa olsa şudur; bizim de bu tarz başarılı oyuncu yetiştirme imkânımız yok mu? Ya da neden hep transfer ettiğimiz yabancıların başarısıyla övünüyoruz? İkincisi; sporun sağlıklı nesil yetiştirmesi, kişiyi sosyalleştirmesi, kötü alışkanlıktan koruması ve düzgün karaktere sahip olmaya katkısı ve istenmeyen ortamlardan uzak tutma gibi olumlu yönleri olduğu bilinir. Peki ülkemizde hangi spor dalı bunları sağlıyor? Üçüncüsü; sporun ülkenin tanıtımına katkısıyla, turizm gelirlerine etkisi düşünülebilir. Hangi spor dalındaki başarı ekonomimize katkısı oldu veya turist geldi? Birçok spor dalına milyon dolarlar yatırılıyor. Peki bu paralar nerelere harcanıyor? Paraların kaynağı nedir? TARİHE DÜŞMANLIK Dördüncüsü; herhangi bir spor dalındaki başarının ülke gündemini bu kadar meşgul etmesi geri kalmışlığın, halen normalleşemediğimizin ve hazımsızlığımızın işaretidir. Sportif başarılarda sevinilir, kutlanılır, ama büyük kahramanlık destanları üretilmez. Bizde ise bir daha asla elimize geçmeyecek, tesadüfi bir başarı görülerek efsanevi boyut kazandırılıyor. Beşincisi; ilginç bir şekilde Kadın Voleybol Milli Takım ve oyuncuları üzerinden hem siyasi anlamda hem de LGBT tartışması üzerinden müthiş bir noktaya geldi. Kadın voleybolcunun kendisini eleştiren bir şahsa yolladığı "Boş yapma Abdülhamid" pankartıyla verdiği sosyal medyadaki mesajın 2. Abdülhamid'e bağlanması ülkemizin tarihine düşmanlıktaki zihin haritasının yansımasıdır. Bir maç nasıl oldu da bir anda LGBT savunuculuğuna geldi, anlamak mümkün değil. Oyuncunun takımının başarısını istismar ederek kendi özel hayatıyla ilgili durumunu ısrarla teşhir etmeye çalışması garip. Neyi ispatlamaya çalıştığı da meçhul. Toplumun gelenek, kültür ve inanç değerleri açısından hassasiyetlerinin bilinmesine rağmen yaptığı paylaşımlar kabul edilemez. Milli takım yönetiminin oyuncularına fiziki sağlık kadar uzman psikologlarla destek olması gereklidir. LGBT'ye aşırı duygusal tepki verilerek kamuoyunda bu kimsenin mağdur olduğu, dışlandığı izlenimi veriliyor. Maalesef ülkemizde hemen her konu politik bir malzeme haline getirilerek bir ayrıştırma argümanı olarak kullanılıyor. Evet aklı selim ile mantık zemininde düşünüldüğü takdirde bu konu gayet açıkken, iş farklı noktalara getirildi. Bir ülkenin milli takımının, o ülkenin giyim-kuşamda; inanç sistemi, değerleri, geleneklerinin gündem olmasından daha doğal ne var kim niye gocunur anlamak mümkün değil. POPÜLER KÜLTÜR DAYATMASI Gündem değiştirilerek dikkatler başka yöne çekiliyor. Ülkenin içinde bulunduğu kriz ortamı, insanların hayatını sürdüremeyeceği noktaya geldi ama biz şımarık bir oyuncunun sosyal medya takipçisine verdiği cevabı tartışıyoruz. Her söylemin politik mesaja dönüştürülmesi, uç noktalara çekilmesi birilerinin işine geliyor. Sosyal medya üzerinden sırf dindarlar karşı çıkıyor diye popüler kültür olarak herkesin LGBT’den yana tavır almasını anlamak mümkün değil. Dindarlara karşı olan kinlerinden, LGBT taraftarlığı yapıyorlar. Bu durumun sosyolojik ve psikolojik olarak tartışılması, topluma ne kadar büyük zarar verdiği, insani olmadığı, fıtrata aykırı olduğu toplumu rahatlatacak kimseler üzerinden tartışılması gerekir. Aslında dikkate bile alınmaması gereken bir mesele bu kadar gündemde tutulursa ancak reklamı yapılmış olur. Bu konu uzmanlara havale edilerek acilen kapatılmalı ve ülkenin gerçek sorunlarına dönülmeli. Tartışma, öyle kötü bir atmosferde sürdürülüyor ki LGBT karşıtı olduğunu söyleyen ve bununla ilgili görüş beyan edenlere “ama zamanında da şöyle şöyle oldu, falan yerde de böyle böyle oldu!” gibi savunmalar da ayrı bir garabet. Bir yanlışın başka bir yanlışla savunulması mantık dışıdır. Özetle kapitalizmin ve yozlaşmış modernizmin katkısıyla sanki bu durumun normal yaratılışa uygun insani bir durum olduğunun söylenmesi, toplumun gündeminde tartışmak bile meseleye meşruiyet kazandırmak demektir. Kadın Voleybol Takımı günümüzde seküler ve modernist yaşam tarzının sembolü haline getirilerek LGBT propagandasına alet ediliyor. Voleybol kutlaması değil, LGBT dayatması ve eşcinsellik propagandası yapılıyor. Doç. Dr. Necmettin Çalışkan