<div>Geçtiğimiz cumartesi günü 7 Aralık Üniversitesi’nin konferans salonunda “Ziya öğretmen ile Eğitim Buluşmaları” adlı bir programa katıldım. Sayın Bakan’ın mütevazı kişiliği öğretmenlere yakın olmak için sahneyi bırakıp aralarında dolaşarak konuşmasını sürdürmesi, daha da önemlisi onların yüreklerine dokunacak mesajlar vermesi Sayın Cumhurbaşkanı’mızın ne kadar isabetli bir bakan atadığını ortaya koyuyor.</div> <div>Sayın Bakan’ın konuşmalarının birçok bölümü altı çizilecek derecede çok önemli mesajlardı. Not alabildiğim bazı mesajları sizlerle paylaşmak istedim. ”Değerlerden uzak bir eğitim sistemi ile çocuklarımızı geleceğe hazırlayamayız.” , “Sürekli soru çözen öğrenciler yarın hayatta karşılarına çakacak sorunları çözemez.”, “Çocuklarımız sadece soru çözerek değil hayatın içinde sanatla, müzikle, şiirle ilgilenmeli İstiklal Marşı bittiğinde amin diyecek bir ruhla yetiştirilmelidir.”, “Nesil yetiştirmek, fotokopi çekmeye benzemez. İnsan yetiştirmek zor iştir ama biz bunu başaracağız.”, “Değerli meslektaşlarım, sizden dünyayı kurtarmanızı beklemiyorum, sizden ülkeyi kurtarmanızı da beklemiyorum, sizden sadece sınıfınızı kurtarmanızı bekliyorum.”, “17 aylık Milli Eğitim Bakanı’yım: Çok çalışıyoruz, insanımızı geleceğe hazırlamaya çalışıyoruz. Geleceğe hazırlarken dünyadaki gelişmeleri göz önünde bulundurarak, bilgi çağını yakalayabilecek vizyona sahip öğrenciler yetiştirmeliyiz aksi halde; 15-20 yıllık eğitimden sonra öğrenci sahaya çıktığında kendini Ashab-ı Kehf sanabilir.”, “Sizden her yönünüzle örnek öğretmenler olmanızı istiyorum.”, “Öğrencilerin hayatından 20-30 öğretmen geçer, ancak onların yüreğine dokunabilmiş, onlarda iz bırakabilmiş sadece birkaç öğretmen olabilir, işte siz onlardan biri olmalısınız<span>.</span>”, “Öğrencilerin özellikle kişilikli, şahsiyetli adamlar olması için çaba göstermenizi istiyorum.”, “Keşke, şu öğretmen benim çocuğumu okutsa diyen velilerin<span> </span>tercih ettiği öğretmen olmalısınız.” Oldukça esprili ve yerinde nükteler yapan Sayın Bakan bir de anekdot paylaştı: <span>“</span>Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlarının ömrü bir buçuk yıldır. Siz de hemen bir şeyler yapmalısınız.”</div> <div>Sayın Bakan’ım diyen müsteşarlarına ve bakan yardımcılarına örnek olarak “Deli” hikayesini anlattı:</div> <div>“Delinin birine, “Böyle aylak aylak ne dolaşıyorsun? Gel seni evlendirelim.”, demişler. Deli, “Evlenip de ne yapacağım” dediğinde, “Evin barkın olur, karın olur, çocukların olur.” demişler. Deli, “Tamam o zaman” deyip teklifi kabul etmiş ve evlenmiş. Ertesi günü karısına, “Çocuklar nerede?” diye sormuş<span>.</span> Karısı “Ne çocuğu?” deyince; “Ama bana evlenince evin barkın olur, karın olur, çocukların olur demişlerdi<span>.”</span>, “Öyle bir günde çocuk olur mu?”, “Gel, ben sana anlatırım.” demiş.</div> <div>Hülasa değerli okurlarım, Sayın Bakan’ın ortaya koyduğu vizyon, değerlerle ilgili hassasiyeti, salondaki öğretmenlere, çok “Değerli meslektaşlarım!” diye seslenerek ne kadar önemli bir iş yaptıklarını, insan yetiştirmenin özveriyle ve fedakarlıkla olabileceğini, haftada iki gün ders alıp, diğer günler araba alışverişi yaparak bunun mümkün olmayacağını, ülkemiz ve yeni nesillerin geleceği için hep birlikte çaba gösterirsek bunu başarmanın mümkün olabileceğini söyleyerek sözlerini bitirdi.</div>