2011 yılında Suriye tarafında yaşanan iç savaştan sonra sınırımızda adeta kaynayan bir kazan hiç ve yoktan yere ölen insanlar vardı. Sığınabilecekleri tek liman olarak Türkiye görülüyordu. Sınırdan içeriye alınan önce çadır ve konteyner kentlerde kalan Suriyeliler daha sonraları entegrasyona uğramaları için şehirlere geldiler. Zaman içerisinde uyum sorunu nispeten aşıldıktan sonra hayatlarını ülkemizde ve şehrimizde devam ettirmeye başladılar. Bugün Suriye olayları üzerinden tam 13 yıl geçmiş durumdadır. Tabi Ülke olarak Esed rejimi ile sorunlar yaşadık. Yönetimi hususunda ciddi eleştiriler getirilerek görüşmelerimiz sonlandırıldı. Suriye tarafında Güvenli bölge olarak addedilen yerlerde insanlar huzurla yaşamaya başladılar. Hem ülke içerisinde yaşayan Suriyeler için hem de Güvenli bölgelerde yaşayan Suriyeliler için ekonomimizden ciddi kaynaklar aktarıldı. Ama bölge provokasyonlardan dolayı kaynayan bir kazan. Orada farklı ülkelerin ve devletlerin çıkarları hep oldu ve bundan sonra da galiba olmaya devam edecek. Amerika, Rusya, Çin, İsrail gibi ülkeler burada varlığını konuşlandırmak adına bir gün hedefin Türkiye olması adına hesaplarını kitaplarını ve projelerini uygulamaya devam ediyorlar. Yaklaşık 13 yıldan beri hayatın her anına dokunan iki ülke insanı kız alıp kız vermiş, ticaretini, suyunu ve havasını paylaşmış durumda.. Ne zaman Cumhurbaşkanımız veya Hükümet yetkililerimiz Suriye devlet Başkanı Beşşar Esed ile ilgili görüşebiliriz konuşabilir gibi açıklamalarda bulunsa hemen akabinde provokasyona yönelik oyunlar oynanılıyor. Bakın daha geçtiğimiz günler içerisinde Sayın Cumhurbaşkanımız Suriye ile ilişkilerde yaptığı açıklama ortada. Demek ki oynanan oyun daha büyük bir oyun.. En son Kayseri'de bir küçük kız çocuğuna yapılan cinsel tacizden sonra Kayseri halkının gösterdiği tepki karşısında Suriye tarafında kendi insanımıza karşı saldırılar gerçekleştirildi. Yardım tırları, Ticaret tırları, resmi plakalı araçlar yakıldı, yıkıldı. Kendi insanlarımız darp edildi. Ancak Türk bayrağına yapılan saygısızlık, bayrağın yırtılması ve parçalanması milletin vicdanını kanattı. bu kadar da olmaz dedirtti. Önceki gün akşam saatlerinde olayları kontrol altına almak için takviye ek kuvvetler Suriye kapısından içeriye giriş yaptı. Olayların başlangıcından itibaren her an teyakkuzda bekledik. Son ana kadar sağduyu elden bırakmamak için çağrılarımız oldu ve olmaya da devam edecek. Bizleri birbirimize düşürmek isteyenler var. Bu işten nasiplenmek Türkiye'nin de aynı sonu yaşaması için çaba ve gayret gösterenler var. Düşman bir tane değil. Düşmanlar top yekün bir şekilde içeride ki işbirlikçileri ile saldırmaya çalışıyor. Ülkemizin bölünmesi ve parçalanması için başta Amerika ve İsrail gibi ülkeler saldırılarını aralıksız sürdürüyor. İç karışıklık çıkarmak istiyorlar. Milleti birbirine düşürmek istiyorlar. provokasyonları ile hedefe koydukları Türkiye'yi yok etmek istiyorlar. Bizler Millet olarak feraset sahibi bir milletiz. Hiç kimsenin oyununa gelmediğimizi herkes çok iyi bilir. Türkiye Çanakkale destanı yazmış, Kurtuluş savaşında tarih yazmış bir millettir. Batılı ve dış güçlerin oyunlarına kapılırsak birbirimize düşersek o zaman batılı güçlerin veya dış güçlerin ekmeğine yağ sürmüş olacağız. Devletimiz her şeyin en güzelini bilir. Sabırlı olalım. Sükunetli olalım. yetkililerimiz sorunun en ince ayrıntısına kadar sorunun üstesinden gelecektir. Provokasyonlara alet olarak onların istedikleri gibi hareket edersek o zaman kendi elimiz ile sonumuzu hazırlamış oluruz. Zira onların istedikleri şey de bu. Lütfen sakin olalım ve devletimizin atacağı adımları sabırla bekleyelim... Kahrolsun İsrail... Kahrolsun Amerika.