Kilis’te “Eşekleri Sevenler Derneği”

Metin MERCİMEK

 

“SIRTINA ÇULDAN GİYDİRİLİR BİR KOCUK

BOYNUNA TAKILIR SÜSLÜ MAVİ BONCUK

BAKINIZ BUNUN İÇİN NE SÖYLENMİŞ:

ÜRKEK OLUR EŞEĞE BİNMEMİŞ ÇOCUK”.

(20 Temmuz 1980 İstanbul/Kumburgaz)

Günlük yaşantımızda yapmış olduğumuz bir hata sonucu hayvanların ismini kullanmak suretiyle özür dileriz. Örneğin, “eşeklik ettim” gibi. Hemen aklımıza şöyle bir soru gelebilir. “Eşekler gerçekten bu deyimde yüklenen olumsuz sıfatları ne kadar hak ediyor?” Ayrıca önemli bir soruda şudur. “Eşek olmak gerçekten hakaret mi, yoksa iltifat mı?” bu da çok önem taşımaktadır.

Diğer taraftan binek hayvanı olarak kullanılan eşekler, hayvanlar içinde en dayanıklı olarak yer almaktadır.  Eşekler aynı zamanda dünyanın en uysal hayvanıdır. Yüzyıllar boyu insanlar onun gücünden yararlanmış ve birçok ağır işlerde kullanılmıştır.

 
Her ne kadar eşeklerin inatçı bir hayvan oldukları söylenmiş olsa da, yapılan araştırmalar neticesinde, inatçı olduğundan değil, kendilerini koruma iç güdülerinden kaynaklandığı anlaşılmıştır. Örneğin, eşek, geçmekte olduğu bir yol üzerinde şayet bir yılana rastlayıp ürkmüşse, kesinlikle o yoldan bir daha geçmez.

Kilis’in yetiştirmiş olduğu divan şairlerimizden biri Kelleci Mecit diye anılan Mecit Dilmen, 1887 yılında Kilis’te doğmuş ve 1953 yılında vefat etmiştir. Yetenekli ve çok zeki bir kişi olmasına rağmen öğrenim fırsatı bulamamıştır. O nedenle çok az sayıda manzume şeklinde yazıları vardır. 

Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan dükkânına her çeşit insan gelir ve çok şakacı olmasından dolayı birçokları ona takılmadan edemezlerdi. Ancak Mecit Usta, kendisine her takılmaya taşı gediğine koyan ustaca ve nükteli bir karşılık verirdi.

Mecit Dilmen’in en farklı tarafı ise, hayvanlara karşı olan sevgisi ve ilgisiydi. Özellikle eşek üzerine çok güzel şiirler yazmış ve Kilis’te “Eşekleri Sevenler Derneği” adıyla bir dernek kurmuştur. Aynı zamanda derneğin başkanı ve tek üyesi ise kendisi olmuştur. Onun bu düşüncesinde, yani eşekleri sevme sözünün altında, insanların insanca olmayan durumlarını kınayan bir nükte ve incelik gizliydi.

Mecit Dilmen (Kelleci Mecit), şairliğinin yanı sıra, Mehmet Vakıf Tazebay’ın (Şeyh Efendi) Tekkesi’ne sık sık gider ve oradaki felsefi sohbetlere de katılırdı. Özellikle Şeyh Efendi, Mecit ustayı çok seviyordu. Bir gün Şeyh Efendi, Kilis’in tanınmış şairlerinden Hasan Kamil’e, “Kelleci Mecit’e bir takılıver” demesi üzerine, Hafız Kamil de aşağıda gösterilen şu manzumeyi yazmış:

 

SÖYLEMİŞ OLDUĞU SÖZLER NE HAKİKAT, NE MECAZ,
VAR HIMAR-I HEVESE MEYLİ BU İNKÂR OLMAZ.

ANILIR YÂD EDİLİR, HOŞ GÖRÜLÜR TAKDİRLE
EŞEĞİN ZIRLAMASI ÇÜNKÜ KABUL OLMALI NAZ.

RASTLIYOR PAT SAT ARUZ LEHÇESİNE ŞİİRİ FAKAT
HACI OLMAZ SANIRIM TUTSA HIMAR RAH-I HİCAZ.

KOŞALIM ALMAK İÇİN FIRSATI EKSİTMEYELİM
TAZE TURFANDA KELAMLAR SALIYOR PİR-İ PAPAZ.

Adına yazılan bu manzume, Mecit Dilmen’in eline geçince çok sinirlenir ve hemen aşağıda gösterilen beyti hazırlar:

 

 “GÖZ GÖRMEZ, YÜZ UTANMAZ, MEŞHURESİNİ ALMA ELE,
HACET GÖREMEM DÜN-U DENİ MÜPTEZELİ ZEMME BİLE.”

 

Mecit Dilmen bu manzumeyi yazdıktan sonra, Hafız Kamil’e gönderir ve çok rahatlar.


İşte, Kilis’te “Eşekleri Sevenler Derneği”ni kurarak hayvanlara olan sevgisini gösteren ve kendisine takılanlara şiirleriyle ustaca karşılık veren Mecit Dilmen’i (Kelleci Mecit) rahmetle anıyor ve Kilis’in bir başka şair güzelliğinde yeniden buluşalım diyorum.