Şapkacı Zeynal'ın oğlu diye anılırdı. Benim Babam Neşet efendinin konağının yanında Şapkacı Zeynal derdi. Şapka dikerdi derdi. Memuriyet hayatına başladığı günden itibaren tırnakları ile kazıyarak görevlerinde yükselmeye başladı. Bir gün duyduk ki Kilis Sosyal Güvenlik Kurumu il müdürü olmuş. Herkes o zaman deme yahu çok iyi olmuş en azından memleketin evladı olmuş demişti. Sosyal Güvelik Kurumu Müdürlük makamına oturduğu andan itibaren Kilislilerin yakın sevgisini, ilgisini, hürmetini hem de çok kısa zaman içerisinde kazanmıştı. Hem memleketin insanına karşı hem çalışanlarına karşı babacan tavırları ve duruşu ile gönülleri fethetmişti. İnsanlar kendisinden hep iftiharla ve sitayişle bahsederlerdi. Hiç kimsenin işini aksatmaz, kimseyi üzmez, herkesin yardımına koşar, bir kimsenin işi olduğunda hele beş dakika gel de dairede görüşek hallederiz derdi. Telefonu hiç kapalı kalmazdı. Kim ararsa arasın eğer bir toplantısı ve önemli bir işi yoksa sonrasında hemen geri dönüş yapar sorun ve sıkıntı ne ise onu dinler ve çözüm önerisi sunardı. Hiç kimseyi mağdur etmezdi. Hatta dar gelirli aileler için aldığı yardımları ulaştırmak için gecenin ilerleyen saatlerine kadar çalmadık kapı bırakmazdı. Onurluydu, Dürüsttü, Hakkı savunurdu, Şakacıydı, Espritüel bir kişiliği vardı. İyi bir nüktedandı. Geçmişte yaşadığı acıları veya güzel olayları öyle bir hava ile anlatırdı ki insanları gülmekten kendinden geçirirdi. Herkes severdi onu. Herkesin gönlünde ayrı bir yeri vardı. İsmi anıldığı vakit herkes kendisi ile ilgili çok güzel terennümlerde bulunurdu. Kısa sürede şehrin insanının sevgisini kazanmıştı. Gittiği toplantılarda yaptığı espriler ile katı olan havaları yumuşatmasını bilir sinirli olan insanların sinirinin geçmesine vesile olurdu. Müdürü olduğu dairede çalışanları tarafından çok sevilirdi. Dairede çalışanların kendisine ayrı bir sevgisi ve saygısı vardı. Ancak bir gün dönülmez akşamın ufkunda yer aldı. Hiç bir şekilde yanından bile geçmediği bir suçlama ile karşılaştı. Görevinden bir süreliğine açığa alındı. O andan itibaren kendine bunu dert edindi. İçine kapandı. Kafasını kaldırmadı. Toplum kendisinin suçsuz olduğunu bildiği halde evinden dışarıya çıkmadı. Hakkımda yapılan soruşturma bitene kadar kimse ile görüşmeyeceğim dedi. Açığa alındığı süre içerisinde yakalandığı amansız hastalık kendisini için için yemeye başladı. Suçsuzdu. Ama kendisi bunu onur meselesi yapmıştı. Suçsuzluğu anlaşıldı göreve iadesi sağlandı. Ancak yakalandığı amansız hastalık yakasını bir türlü bırakmadı. Ne yaptı ise hangi hastanede tedavi gördü ise bir sonuç alamadı. Kendisini en son gördüğümde hayat dolu, şen, güler yüz, babacan tavırlardan eser kalmamıştı. Hastalığın pençesinde idi. Geçtiğimiz hafta başında eşini dostunu aradı. Haklarını helal etmelerini istedi. Borcu olanlara borçlarını ödedi. Maalesef Perşembe günü hayata gözlerini yumduğunu öğrendik. İzmir'den cenazesi geldikten sonra Cuma günü Cuma namazından sonra Kayabaş Camisinden çok büyük bir kalabalık ile kendisini son yolculuğuna uğurladık. Hakkını helal et Abdülkadir Akkaş bey. Siz Kilis'in son zamanlarda yetiştirmiş olduğu en büyük değerlerden birisi oldunuz. Duruşunuz ile karakteriniz ile insani ilişkileriniz ile gönüllerimizde yerinizi hep koruyacaksınız. Ve sizleri dünya döndükçe rahmetle ve minnetle anmaya devam edeceğiz Mekanınız Cennet olsun inşallah...