Kilis Ortaokulu’nda Kimya ve Kültür Dersi

Metin MERCİMEK

 

“MANTIĞA ESENLİK, BİLGEYE SEVGİ,

ÇARŞISINDA MERKÜPÇÜ RAHMİ.”

Seyfettin BAŞCILLAR 

(Eski Kilis)

 

1930 tarihinde Kilis’te dünyaya gelen Seyfettin Başcıllar, çok küçük yaşlarda şiir ve edebiyata karşı ilgi göstermiş ve bu tutumunu hayatı boyunca devam ettirmiştir. Özellikle şiir konusunda hayli ilerleme kaydederek hepsi birbirinden güzel 6 şiir kitabı ortaya koymuştur. Ayrıca veterinerlik mesleğinin yanı sıra, diğer bilim dallarıyla da yakından ilgilenmiştir.

Seyfettin Başcıllar’ın birinci kültür dersi: Seyfettin Başcıllar, Kilis Ortaokulu’nda kimya dersimize geldiği günlerde, şiir ve edebiyattan ve Kilis’in su yüzüne çıkmamış değerlerinden söz etmeden duramazdı. Her konuda bizlere devamlı olarak yararlı bilgiler aktarmaya çalışırdı. Kilis’te yetişen ve insan bünyesine çok yarar sağlayan yiyeceklerden söz ederek Kilis’in mor havucunun muz meyvesinden çok daha üstün olduğunu ve bunun tüketilmesi gerektiğini söyler ve de sofralarımızdan eksik etmememizi tavsiye ederdi. 

İkinci kültür dersi, Mehmet Vakıf Tazebay’ın (Şeyh Efendi) Tekkesi’ne devamlı giderek orada mevcut Farsça, Arapça ilim ve felsefe kitaplarını tercüme ettirerek çok faydalandığını, bizlerin de bu kitaplardan mutlaka faydalanmamızı önerirdi. Yine ders aralarında ilgimizi çekmek ve bilgilendirmek için Türk edebiyatçı ve şairlerden söz eder, onların hikâye ve romanlarını anlatırdı.

Üçüncü kültür dersi, Karacaoğlan ve Yunus Emre’den şiirler okur ve şiir hakkında geniş bilgiler verirdi. Özellikle şiirlerinde, genellikle açık ve coşkulu yöntemlere yer verdiği ve daha çok günlük gerçeklerden ve günün ana sorunlarından hiç bir zaman kendini dışlamadığı görüşünü bizlere açıklardı. 

Dördüncü kültür dersi, Seyfettin Başcıllar’ın Karacaoğlan’a karşı tutkunluğuydu. Her ne kadar Başcıllar, ortaokul ve lise yıllarında en sevdiği şair Faruk Nafiz Çamlıbel olarak konuşulursa da Karacaoğlan’ı daha çok sevdiği bir gerçektir. Çünkü O, ömrünün her döneminde Karacaoğlan’ı ele almış ve dilinden hiç düşürmemiştir. Kilis Ortaokulu’nda kimya dersimize geldiği sırada, dersin bir bölümünü kimya, bir bölümünü de kültür dersi olarak ayırırdı. Özellikle Karacaoğlan’ın hayat hikayesini anlatır ve ilgi çeken şiirlerini okurdu. Yine bir gün kimya dersinden sonra, kültürel sohbetlere başladı ve Karacaoğlan’ı anlatarak dersimize doyulmaz bir renk kattı. Böylesi güzel ve anlamlı hikayeyi sizlerle paylaşmadan geçemeyeceğim: 

Beşinci kültür dersi: “Köyden köye dolaşarak hayatını sürdüren Karacaoğlan, bir gün tanımadığı bir köye yolu düşer. Bir omzunda azık torbası, öbür omzunda sazı ve saç sakal birbirine karışmış şekilde bu köyün çeşmesine doğru yaklaşır. O sırada, çeşme başında testisiyle su dolduran bir köylü güzelini görür. Eğilerek ona, “Abe köylü güzeli testinle bana bir su ver de içeyim” der. Saç sakal birbirine karışmış vaziyette olan Karacaoğlan’ı gören köylü kızı, testiye suyu koyar ve uzatarak, “Buyur emmi” sözünü duyan Karacaoğlan, suyu almaz. Gider çeşme bitişiğindeki taşın üstüne oturur. Hemen omzunda asılı olan sazını çıkarır, sitemli bir şekilde sazın teline vurmaya başlar. İşte o anda şu doyulmaz güzellikteki dizeleri dile getirir: ‘Sakal, seni matkapla yolarım, bu güzel köylü kızı bana emmi dedi” diyerek sitem duygusunu dile getirir.” 

İşte Seyfettin Başcıllar, Karacaoğlan’ın bu anlamlı hikayesiyle hem onun gerçek bir halk şairi olduğunu anlattı hem de bizlere bilgi ile birlikte huzur verdi. Ayrıca Başcıllar, hitap etme sanatından da söz ederek sınıf içinde bizleri konuşmaya, hatta şiir okumaya bile sevk etti. 

Kilis’in yetiştirmiş olduğu bu büyük şairimiz, ortaya koymuş olduğu şiirleriyle ve anlattığı birçok örneklerle, bizleri düşünmeye, araştırmaya yöneltmiş ve her şeyin değişebileceğini, bu nedenle sosyal ve kültürel değerlere önem vermemizi istemiştir. Birçok şiir kitaplarında, onun bu düşüncelerine rastlamak mümkündür. Bizlere kimya dersi ile birlikte kültür dersleri veren hocamız Seyfettin Başcıllar’ı rahmetle anıyor ve mekanı cennet olsun diyorum.