<div><strong>M. Yahya EFE</strong></div> <div> Sevgili okurlarım, Kuvay-i Milliye adının bilinip duyulmadığı kara bir günde, Mondros Mütarekesi’nin ertesinde silaha sarılan bir diyar, yiğitlerin harman olduğu yer, güzel Kilis’imizin düşman işgalinden kurtuluşunun yarın 103. yıldönümünü kutlayacağız. Kilis, çalışmasını, dövüşmesini, medeni bir insan olarak hür ve müstakil yaşamasını bilen, eski tarihi şöhretini bugün de muhafaza etmekte olan, güney sınırımızın bir kalesidir. Zeki çocukları, asil gençleri ve çalışkan halkıyla kendisine bir ses verene bin yankı verir. Bunun en güzel örneğini de Milli Mücadelede vermiştir her Kilisli. Doğup büyüdüğümüz il olarak bizim, vatanın bir parçası olması itibariyle de bütün yurdun, Kilis’in bu sevincine bu şeref gününe iştirak etmesi kadar tabii bir şey olamaz. Bugün Kilis’ten dalga dalga yayılacak heyecanın, harekete getireceği acı ve tatlı hatıralar, bizleri mazinin derinliklerine götürecek, iftihar konularının canlanmasına, vatan sevgisinin çiçeklenip dillenmesine neden olacaktır. Çünkü 7 Aralık, Türk kalesinin güney burcuna şehitlerimizin kanlarıyla boyanmış bayrağımızı çektiğimiz gündür. 7 Aralık, bıyığı yeni terlemiş koç yiğitlerimizin, ak saçlı ninelerimizin kükreyen düşmanı vatanımızın bir köşesinden silip süpürdüğü mutlu bir gündür. 7 Aralık, Kilis’imizin hür dünyaya hürriyet destanını sunduğu gündür. 103. Kurtuluş yıldönümünde güzel Kilis’imizi dilimizin döndüğü ve tasavvurumuzun yetebildiği kadar öveceğiz. Çünkü Kilis en güzel övgülere layık bir şehirdir. Onu övmek, biraz da kendi kendimize saygı duymak demek olacaktır. Toplum ve insanlar için en kutsal varlıklardan iki tanesi, bağımsızlık ve özgürlüktür. Bağımsız olmayan bir ülkenin insanları özgür olamadıkları gibi, özgür olmayan insanlar da, bağımsız bir ülkeye sahip olamazlar. Halkıyla ve ordusuyla bütünleşen ulusumuzun, Mustafa Kemal’in önderliğinde ki Kurtuluş Savaşı’nı kazanmasında güney cephesinin rolü büyüktür. Yedinci Ordu Komutanı sıfatı ile Suriye Cephesi’nde bulunan Mustafa Kemal, 28 Ekim 1918’de Kilis’e gelişinde şehre girerken ilk yerel milis kuvvetleri (Saraç Mehmet Çavuş ve arkadaşları) tarafından karşılanmasından oldukça etkilenmiş ve; “İlk Ayak bastığım Türk Şehrinde ki bu uyanıklığa cidden hayran kaldım ve bir daha iman ettim ki bu millet asla ölmeyecektir. Var olun, aziz Kilisliler.” Demiştir. Kilis dönüşü, 3 Kasım 1918 tarihinde, Yıldırım Orduları Grubu Kumandanı sıfatı ile 2. ve 7. ordulara gönderdiği talimatta ise; “…Kilis havalisinin Türklerle meskûn olduğu her vesileyle hatırda tutulmalı, her davada bu esas ittihaz edilmelidir.” Diyen, yine geleceğin Atatürk’üdür. Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında, Kilis Kuvay-i Maliyesinin Güney Cephesi’ndeki yeri ve Antep Savunmasına katkısı büyük olmuştur. Bu cephede büyük zorlukların, yoklukların, olanaksızlıkların içerisinde savaşan Kilis Mücahitlerinin direnişi ve hakkı inkâr edilemez. Bu direnişte, adı bilinen komutan ve mücahitler kadar adları bilinmeyen pek çok Kilis halkının katkısı vardır. Düşman işgalinden kurtuluşumuzun 103. Yıldönümünü kutladığımız 7 Aralık günü, Kilis’in şahlanışının, kendine yetmeyişinin ve Atatürk ilkelerine bağlılığının bir hatırasını taşır. Türk Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında kanı ve canı pahasına ulusunun yazgısını değiştirmek için savaşan kahraman gazi ve şehitlerimizin aziz hatırası önünde saygı ile eğiliyorum. Ruhları şad olsun. 7 Aralık kurtuluş günümüz kutlu olsun!</div> <div>"Güney hududunun metin kalesiYiğitler diyarı ey şanlı Kilis.İlmi merifetin abidesiYeryüzü Cenenti İmanlı Kilis.</div> <div>Tarihin kaydetmez hiç bir esaretYok başka millette böyle cesaretDolaşır kanında her dem asaletMertlikte yektasın bahadır Kilis."</div> <div> </div>