<div>İSVEÇ’İN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ</div> <div>Bilindiği üzere geçen hafta İsveç’in Başkenti Stockholm’da aşır sağcı denilen bir politikacı tarafından Türkiye’nin Stochholm Büyükelçiliği önünde Kuran-ı Kerim yakmıştı.</div> <div>İsveç NATO üyesi olmak istiyor ve bunu gerçekleştirebilmesi için Türkiye’nin onay vermesi gerekiyor.</div> <div>Böyle bir zamanda, terör örgütünün Cumhurbaşkanımıza yönelik eylemleri, bir politikacının Kur’an yakması normal bir gelişme sayılamaz.</div> <div>Beklendiği üzere, Türkiye’den hem resmi tepki verildi, hem sivil topum kuruluşlarınadan hem de siyasi partilerden tepki verildi.</div> <div>Avrupa ülkelerinin, sözde ifade özgürlüğünü destekleme bahanesiyle İslami değerlere,kutsallarına hakaret etmesine izin verilmektedir.Söz konusu ülkeler İslamofobiyi kendi toplumlarında kurumsallaştırmaktadırlar.</div> <div>Oysa bu tür eylemlerin ifade ve fikir özgürlüğü ile hiçbir ilgisinin olmadığı aşikardır.Bu tür eylemler Müslümanların kutsal kitabına yapılan saygısızlığın tekrarlanması, tüm Müslümanlara karşı nefret söylemini yaymanın ve şiddeti teşvik etmenin açık bir örneğidir.</div> <div>Batı dünyası tarih boyunca bazen fikir özgülüğü adına bazen sanat adına bazen meşhur olmak için bazen politik gerekçelerle tarihsel genlerinde islamiyete müslümanlara her fırsatta düşmanca söylemler ve eylemler sergilemiştir.</div> <div>İslam aleminin tarih sahnesinde ki gücü olmadığı sürece bu tür eylemlerle karşılaşmaya devam edecektir.</div> <div>Çözüm ; Müslümanların yeryüzünde sosyal siyasal ekonomik bilimsel kültürel ve psikolojik güç haline gelmesi,mesafe alması…</div> <div>Bu olay bize İkinci Abdulhamid zamanında yaşanan tarihsel bir olayı da hatırlattı:</div> <div>“Tarih boyunca Avrupa'da İslamiyet'e ve Peygamberimiz'e saldırmak meşhur bir yazar olmak için ilk adımdı. Fransız yazar Henri de Bornier (1825- 1901), Fransız Bilimler Akademisi'ne üye olmak istiyordu. Daha önce yazdığı "Roland'ın Kızı" isimli oyunda İslam düşmanlığı yapmış ama fazla ses getirememişti. Bornier, 1888'de "Muhammed" isimli Peygamberimiz'e hakaret eden oyununu yazmayı bitirdi. Comedie Français'de sahnelenecek oyunun provaları yapılırken Peygamberimiz'e karşı hakaret içerdiği haberleri gazetelerde çıktı.</div> <div>Sultan İkinci Abdülhamid, Avrupa basınından durumu öğrenince oyunun engellenmesi için diplomatlara emir verdi. Osmanlı Hariciye Nazırı, yani Dışişleri Bakanı Said Paşa, Paris Elçisi Esad Paşa'ya telgraf çekerek harekete geçmesini istedi. Esad Paşa, hemen Fransız Dışişleri Bakanlığı nezdinde harekete geçti. Dışişleri Bakanı, konunun Eğitim Bakanlığı'nı ilgilendirdiğini, bakanla konuşacağını, ancak oyunun yasaklanmasının mümkün olabileceğini sanmadığını söyledi. Sultan Abdülhamid ise ısrarla yasaklanmasını istiyordu. Osmanlı yönetimi, Fransa'nın İstanbul elçisini defalarca uyardı. Osmanlılar'ın Paris ve Fransızlar'ın İstanbul elçilerinin teşebbüsleriyle oyunun sahnelenmesi 1890'a kadar engellendi. Bornier'in oyununun 1890'da tekrar sahnelenme girişimi, Osmanlı yönetiminin baskısı sonucu yine engellendi ve oyun bütün Fransa'da yasaklandı.”</div> <div>Gururla anlatılan bu meşhur vaka dileriz günümüz dünyasında da gerçekleşir ve Müslümanlar eski günlerde olduğu gibi dünyanın çekindiği dikkate aldığı bir dünya haline gelir.</div> <div>ÜÇ AYLAR</div> <div>Rahmet,mağrrifet,bereket mevsimi olan üç ayların milletimize ve İslam alemine hayırlar getirmesini diliyoruz.</div> <div>Peygamber duası:</div> <div>“Allah'ım, Recep ve Şaban aylarını hakkımızda hayırlı kıl; bizi Ramazan-ı Şerif’e ulaştır.”</div> <div>Bekir Şen</div>