Gazze'deki soykırım birinci yılına girerken ateşkes arayışları Katar'ın başkenti Doha'da sürüyor. HAMAS'ın katılmadığı görüşmeler tıkanmış durumda. Nitekim ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, "Görüşmelerin önünün açılması için HAMAS da görüşmelere müdahil olmalı" açıklamasında bulunmuştu. Fakat Doha'daki görüşmelerde ABD ve müttefiki Siyonist İsrail uzlaşı ve esir takasından daha ziyade karşı tarafı dize getirme ve daha fazla taviz koparma peşinde. ABD ve İsrail delegasyonu Gazze'de HAMAS iktidarının sonlandırılması, bölgeye Yahudi yerleşimcilerin getirilmesi yani Gazze'nin fiili işgalini tamamlamayı ve direnişin tamamen bitmesini istiyor. Bu nedenle HAMAS şartların bu kadar ağır ve kabul edilmesinin mümkün olmadığı bir masanın etrafında oturmak istemiyor. Üstelik döktüğü kanlardan ve İslam dünyasının sessizliğinden cesaret alan ortaklar, Mısır'dan da taviz istiyor: Körfez basınının aktardığına göre ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es Sisi'ye, İsrail'in sınır hattından Gazze'deki Netzarim Koridoru'ndan çekilmesi karşılığında Gazze ile Mısır arasındaki Selahaddin Oku Koridoru'na uluslararası güçlerin yerleştirilmesini önerdi. Mısır ise teklifi reddetti. Yani ABD ve İsrail 1978'de imzalanan Camp David Anlaşması'nı gözden çıkarmış durumda. Bu anlaşma İsrail tarafından gözden çıkarıldığına göre demek ki Tel Aviv Mısır topraklarının bir bölümünü işgal ederek "tampon bölge" kurmayı hedefliyor. Tampon bölgenin dışına da Gazzelileri sürmeyi planlıyor. Üstelik sadece Gazze ve Sina da tehlikede değil. İşgalci İsrail ordusu iki noktadaki hareketliliğini de artırdı. Gazze'den çıkarılan ordu birlikleri Lübnan sınırına gönderilmeye başlandı. İsrail Hava Kuvvetleri de aralıksız bir şekilde Lübnan'ın güneyini kuzeyiyle ayıran Litani Nehri bölgesine kadar olan alanı sürekli bir şekilde bombalıyor. Eğer böyle giderse Ağustos sonu ve Eylül başında işgalciler bölgesel savaşa neden olabilecek bir Lübnan saldırısı başlatabilir. Tüm bunlar yetmezmiş gibi son bir haftada 12 bin İsrail askeri yani toplam 3 zırhlı tugay Ürdün sınırına konuşlandırıldı. Bilindiği gibi 1994 yılında İsrail İle barış anlaşması imzalayan Ürdün'ün sınırına bu kadar ciddi bir yığınağın yapılması çok ilginç. Bir diğer ilginç durum da Ürdün’ün bu hareketliliği gördüğü halde rahatsız değilmiş gibi hareket etmesi ve kendisine bir tehdit olarak görmemesidir. Bu gidişle İsrail hedefinde Ürdün'deki Filistin kampları olabilir. Çünkü Siyonistler Ürdün - Batı Şeria merkezli yeni bir direnişin ortaya çıkmasından çekiniyorlar. Bu nedenle Filistin kamplarını hedef alabilirler. Yaşanan bu gelişmeler ve tüm senaryolar şunu açık bir şekilde bize gösteriyor. Netanyahu ve ortakları bölgemizin tamamını ateşe vermenin sinsi planlarıyla meşgul. Orta Doğu'da çıkacak 3. Dünya Savaşı senaryoları şimdilerde çok daha fazla yazılıp çiziliyor. Kendilerini dünyanın efendisi olarak kabul eden, önlerinde hiçbir engel görmeyen, insanlığın ortak düşmanı olan bu azgınlığa bugün tüm bölge ülkeleri "dur" demezse bölgemiz ateş çemberine dönecek. Kuyuya atılan taşı kırk akıllı da bir araya gelse çıkaramayacak.