Filistin mücadelesinin tarihine bakıldığında, liderlerinin pek azının yatağında vefat ettiği sonucuna ulaşılır. Fethi Şikaki, Şeyh Ahmed Yasin, Dr. Abdulaziz Rantisi gibi isimler başta olmak üzere çok sayıda orta kademedeki isim de MOSSAD’ın veya doğrudan İsrail ordusunun hedefi olmuştur. 2004 yılından bu yana Filistin liderlerine dönük suikastlar yapılmasa da 2006-2007 yıllarında Heniyye, İsrail ordusu tarafından hedef alınmıştı. Yine Muhammed Deif ve Yahya Sinvar da birçok kez suikast girişimlerine maruz kaldı. Yıllarca devlet terörü uygulayan İsrail, suikastlar yoluyla yani basit ama yöntem açısından farklı yollar kullanarak hareket ediyordu. Fakat 31 Temmuz gecesi İran'ın başkenti Tahran'da Devrim Muhafızları’na ait bir konutta yaşanan suikast hepsinden farklı oldu. Hedef tahtasında yine bir HAMAS lideri vardı ancak yapılan alçak saldırının hedefleri bu sefer çok daha karmaşıktı. Evet, işgalci İsrail merhum HAMAS lideri İsmail Heniyye’yi şehit etmişti ama bunu sadece "HAMAS liderini ortadan kaldırmak" için yapmamıştı. İran'ın başkenti Tahran'da yaşanan bu suikast, işgalcilerin kirli amaçlarını bir kere daha ortaya koyuyordu. İsrail, 10 aydır yana yakıla Deif ve Sinvar'ı ararken neden ibre Heniyye’ye dönmüştü? Bunun birçok sebebi var. Siyonist rejimin Heniyye’yi katletmesinin sebepleri şöyle sıralanabilir; 1. Heniyye özellikle saklanmıyordu. Siyasi yapının başında olduğu için sık sık yurtdışı ziyaretler yapıyordu. Dolayısı ile programları herkes tarafından takip edilebiliyordu. Bu da kolay hedef olmasını getirdi. 2. Sürekli hareket halinde olması ve gittiği yerlerde güvenliğinin 3. ülkeler tarafından sağlanması, eksiklerin, güvenlik zafiyetlerinin ortaya çıkmasına ve koruma açısından kafa karışıklıklarına sebep oluyordu. 3. Heniyye tanınan, sevilen bir isimdi. Bu nedenle onun şehit edilmesi daha fazla ses getirecekti. 4. Heniyye çok iyi ikili ilişkilere ve diplomatik tecrübeye sahipti ve şehit olması halinde HAMAS'ın ilişkilerinin ve siyasi yapısının zarar göreceği hesapları yapıldı. 5. Heniyye, Tahran'da idi ve İran'da suikasta uğraması İsrail'in "bölgesel savaş çıkarma" planına uyuyordu. Çünkü sadece HAMAS lideri hedef alınmadı. Aynı zamanda Tahran'ın uluslararası arenadaki saygınlığı da hedef alındı. 6. İsrail, Gazze’de 10 aydan beri askeri ve siyasi hedeflerine ulaşamadığı için ateşi daha da genişleterek, başta ABD olmak üzere kendisini koşulsuz destekleyen ülkelerin koruma şemsiyesi altına doğrudan girmek istedi. 7. Netanyahu, ABD Temsilciler Meclisi’nde neredeyse ayakta alkışlamanın arasına serpiştirilmiş konuşmasıyla hem Uluslararası Adalet Divanı’na hem de Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne meydan okudu. Dikkat edilirse uzun zamandır bu mahkemelerin kararlarına kimse atıf yapmıyor. İşte bu atmosfer pervasızlığı beraberinde getirdi. 8. İran’ın yeni seçilen Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan’ın yemin töreni için Tahran’da bulunan Heniyye’nin hem de kaldığı odada, böyle önemli bir günde vurulması, kimsenin güvende olmadığına dair bir korku salmayı ve direniş gruplarını içlerinde çatışmaya itmeyi hedeflediğini de söylemek mümkündür. Peki, tüm bunlar ve daha fazlasını hesaplayan İsrail'e karşı hangi adımlar atılmalıdır? Öncelikle bu menfur olayın tüm detayları ortaya çıkarılmalıdır. İran tarafından yapılan paylaşımda, alçak suikastın 7 kg savaş başlığı taşıyan kısa menzilli bir roketle ve ABD desteğiyle yapıldığına dair açıklama önemlidir. ABD’nin bu açıklamaya vereceği cevap bundan sonraki sürecin ipuçlarını verecektir. Son dönemlerde Türkiye'yi ve hemen hemen tüm bölge ülkelerini tehdit eden Siyonist İsrail’e karşı ortak adımlar atılabilmelidir. Aksi takdirde İsrail, ateşi bölgeye yaymak için her ülkeyi işin içine çekmeyi deneyecektir. Son günlerde hem de dışişleri bakanı olan bir kişinin Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı doğrudan hadsiz ve alçakça tehdit eden bir yol izlemesi, Türkiye’nin de bu çemberin içinde olduğunu göstermesi açısından değerlendirilmelidir. Bugün 10 aydır Gazze'de katliam yapan ve döktüğü tüm kanlara rağmen direnişin gücünü kıramayan İsrail, "kanı kanla" örtmeye çalışıyor. Bunun farkında olarak hareket etmemiz lazım. Mustafa Kaya