<strong>Ilımlılaşma:</strong> Siyonizm’in küresel ifsad projeleri konusunda uzlaşmacı bir tavra doğru evrilmek. Örneğin DSÖ’nün dayatmaları karşısında aşı olmayı tavsiye etmek, Paris İklim Anlaşması’nın imzalanmasını desteklemek, Filistin’de iki devletli bir çözüme razı olunabileceğine işaret etmek, faiz konusunda IMF’nin sunduğu düşük faizin makul görülebileceğine vurgu yapmak, Avrupa Birliği’ne katılımı bir hedef olarak görmek ve AB normlarını uygulamayı taahhüt etmek gibi… Tüm bu alanlarda uzlaşmacı ve meşrulaştırıcı bir politika belirlemek demek, ABD’nin çıkarlarına aykırı olmayan “ılımlı İslam” ya da diğer ismiyle “demokratik İslam” projesi için kurulan tuzağa çekilmek demektir. <strong>Muhafazakârlaşma:</strong> Kitle hareketi haline gelebilmek için eylem ve söylemlerini İslami değerlere göre değil, toplumsal beklentilere göre şekillendirmek. Kendi değerlerine, özüne ve ruh köküne ait söylemleri, eylemleri ve simgeleri terk etmek. Örneğin “Cihad, İslam nizamı, tevhid, adil düzen, İslami hareket gibi söylemler yerine, demokrasi, birlikte yaşamak, çoğulculuk, her kesime hitap etmek, insan hakları, özgürlük, kadın hakları” gibi üretilmiş kavramları kullanmak… Asıl hedefi ve yola niçin çıkıldığını unutmak. Uğruna mücadele edilen değerleri dünyevi kazanımlar uğrunda feda etmek. <strong>Diğerlerinden biri haline gelme:</strong> Bozuk düzene ve küresel Siyonist sisteme değil, şahıslara ve partilere muhalefet etmek. İslami muhalefeti siyasi ve ideolojik muhalefet arasında eritmek. Gündelik siyasi ve ekonomik tartışmalar arasında kaybolmak. Ana hedefi gündemde tutamamak. İslami muhalefetin rengini, kokusunu ve farkını kaybetmek. “Ne sağdayız ne de solda, hak yoldayız hak yolda” ilkesi yerine sınırlarını ve kurallarını sistemin kurguladığı oyunda sağ ya da sol taraftan birisinde yer almayı kabul etmek. Sonuçta diğerlerinden birisi olup çıkmak. <strong>Benzeşme:</strong> Çalışmalarında, aksiyonlarında, faaliyetlerinde, toplantılarında İslami ölçüleri değil, zamanın ve şartların gerektirdiği ölçüleri esas almak. Örneğin tesettür, haremlik-selamlık, mahremiyet gibi ölçüleri ihmal etmek. Bu ihlalin zamanla hareket mensuplarının düğünlerine, aile hayatlarına, ahlaklarına ve bireysel yaşantılarına kadar sirayet edebileceğini hesap edememek. Tüm bu tavırlar nedeniyle seküler kesimden alınan övgü ve alkışları bir başarı gibi görmek. <strong>Dönüşme:</strong> Başlangıçta bir strateji gereği yapılan birlikteliklerin ve ittifakların dayattığı mecburiyetlerin zamanla eylemden söyleme, yöntemden hedefe kadar tüm alanlarda en belirleyici etken olması. Başka yapılarla dirsek teması seviyesinde kalması gereken ilişkilerin süreç içerisinde birleşme ve bütünleşmeye doğru evrilmesi. Böylece çekirdek yapıya ve bünyenin tamamına bile sirayet edecek bir değişim ve dönüşümün başlaması. <strong>Sosyolojik tabanla bağların kopması:</strong> İslami muhalefetin büyük emek, bedel ve çilelerle oluşturduğu kendi sosyolojik tabanı ile yabancılaşmaya başlaması, söylemlerinin o tabanda bir karşılık bulmaması, bir heyecan uyandırmaması ve aksine sürekli şüpheler uyandırması, İslami muhalefeti bekleyen en büyük tehlikelerden birisidir. Çünkü İslami tabanla ve diğer İslami yapılarla, cemaatlerle, hareketlerle, oluşumlarla bağını kaybeden bir yapının varlığını İslami muhalefet olarak sürdürmesi mümkün değildir. <strong>Ümmetle bağların kopması:</strong> İslam dünyasında olup bitenler konusunda ilginin, duyarlılığın ve etkinin kaybedilmesi. İslam coğrafyasındaki farklı İslami hareketlerle bağın zayıflaması. Ortak dertlerin ve ortak çözümlerin konuşulacağı zeminlerin oluşturulamaması ve ümmet çapında faaliyetlerin yapılamaması. Zamanla onların üzerindeki etkinliğin ve rehberliğin yitirilmesi. <strong>Üretememe:</strong> Toplumu İslami talepler konusunda harekete geçirecek yeni projeler üretilememesi. Sadece siyasi alanda değil, sivil toplum, medya ve akademi gibi alanlarda da belirleyiciliğin ve etkileyiciliğin kaybedilmesi. Toplumu ıslah edici aksiyonların ortaya koyulamaması. Ahlaki çöküntü ve toplumsal yozlaşmaya karşı etkin faaliyetler gerçekleştirilememesi. <strong>Eleştiriye kapalı olma:</strong> Dışarıda başka yapıları istişaresizlikle eleştirirken içeride aynı hataya düşmek. Kapsamlı istişareleri terk etmek ve en hayati konularda bile dar bir grubun aldığı kararlara hapsolmak. Özeleştiriyi terk etmek ve uyarılara kulak tıkamak. Dışarıda farklı fikirlere tahammül gösterilmesi gerektiğini savunurken içeride farklı fikirlere yaşam hakkı tanımamak. <strong>En büyük tehlike:</strong> Tüm bu olup bitenlerin, garipliklerin, yersiz inadın, içeride ve dışarıda yaşanan erimenin, üst üste alınan başarısızlıkların ve aslında hiç kimsenin içine sinmeyen eylem ve söylemlerin bir strateji gereği yapıldığına İslami muhalefet tabanının inandırılması ise en büyük tehlikedir. Çünkü strateji denilen şeyin taban yani bünye tarafından kalıcı bir hal olarak kabul edilmesi, değişim ve dönüşümün artık sonuca yaklaştığının en büyük göstergesidir.