Televizyonla, internetle, sosyal medyayla aramıza ciddi bir mesafe koyacağız. Dizilerden uzak durduğumuz gibi haber ve tartışma programlarıyla da vakit tüketmeyeceğiz. Sosyal medya trollerinin siyasi gündemlerle ahlakımızı bozmalarına ve huzurumuzu kaçırmalarına izin vermeyeceğiz. Bir yıl boyunca bütün değerlerimize hakaret eden TV kanallarının Ramazan ayı boyunca reyting kaygısıyla takındıkları müminlik maskesine prim verip gereksiz programların karşısında zaman öldürmeyeceğiz. Ramazan eğlence ve şenlik ayı değil, cihat ve ibadet ayıdır. Ramazan şenliği ve eğlencesi adı altında yapılan programlara kesinlikle katılmayacağız. Ramazan eğlencesi düzenleyen belediyelerin ve kamu kurumlarının hem ümmetin malını ziyan ettiğini hem de büyük bir bidat kapısı açtığını bileceğiz. Bu programlara katılarak bu günahlara asla ortak olmayacağız ve destek vermeyeceğiz. Yediğimiz yemekleri, iftar sofralarımızı, yaptığımız yardım ve infakları sosyal medyada paylaşarak günaha ve kul hakkına girmeyeceğiz. Haremlik selamlık kurallarına riayet edilmeyen toplu iftarlardan, kaynağının nereden geldiğini bilmediğimiz yemek davetlerinden uzak duracağız. Lüks otellerde verilen israf yemeklerine, kamu malının heba edildiği protokol davetlerine ve sadece zenginlerin davet edildiği iftarlara asla katılmayacağız. Cami cami dolaşarak zaman israf etmek yerine, günlük vaaz yapan, itikadı sağlam, takva ve cihat ehli bir imamın arkasında teravih namazı kılıp, nasihat dinlemeye gayret edeceğiz. Gözümüzü haramdan koruyacağız. Lüzumsuz yere çarşı pazarda dolaşmayacağız. AVM’lerin günah sarmalından, sokakların keşmekeşinden evlerimize, ailelerimize ve camilerimize sığınacağız. İftar davetlerimizi gıybet seanslarına çevirmeyeceğiz. Davet edildiğimiz yerde veya evimizde verdiğimiz iftar yemeklerinde gıybet etmemeye ve yanımızda gıybet ettirmemeye çok dikkat edeceğiz. Evimizde tam bir Ramazan ortamı oluşturacağız. Helal gıda prensiplerimize Ramazan’da daha çok dikkat edeceğiz. Sahuru ve iftarı ailece yapmaya gayret edeceğiz. Teravih namazlarına çocuklarımızı da yanımızda götüreceğiz Yıllık izinlerimizi Ramazan’ın son on gününe denk getirip Efendimizin (S.A.S.) hiç ihmal etmediği bir sünneti olan itikaf için plan ve program yapacağız. İnfak ederken önce yakınlarımızdan başlayacağız. Yetimi, yoksulu, ihtiyaç sahiplerini ve mazlumları gözettiğimiz gibi yoksulluğu ve mazlumluğu kökten bitirecek olan İslam’ın, yeryüzünde bir nizam haline gelmesi için çalışan kurum ve kuruluşlara da infakımızla muhakkak destek olacağız. Lüzumsuz konuşmalardan, tartışmalardan, kırıcı tavırlardan ve şakalardan uzak duracağız. Gerginlik ve stres dolu ortamlarda, günaha sürükleyebilecek zeminlerde bulunmamaya gayret edeceğiz. Namazlarımızı muhakkak cemaatle kılmaya özen göstereceğiz. Mümkünse hem mukabele okunan hem de vaaz ve derslerin yapıldığı bir mescide devam edeceğiz. Kur’an-ı Kerim’i hatmettiğimiz gibi hiç olmazsa bu Ramazan belli surelerin de tefsirini okumaya ve öğrenmeye gayret edeceğiz. Günlük zikirlerimizi, virdlerimizi, nafile namazlarımızı artırabildiğimiz kadar artıracağız. Teknolojik imkânlardan yararlanarak özel aracımızla veya servislerle işe ve okula gelip giderken ya Kur’an dinleyerek ya da sohbet ve nasihat dinleyerek bu vaktimizi de değerlendireceğiz. İlim, zikir ve sohbet meclislerine devam edeceğiz. Ramazan’da ahlakımızı ve takvamızı artıracak kitaplar okumaya çalışacağız. Dini ve ilmi içerikli olsa da sonunda nefisimizi harekete geçiren tartışmalardan ve ortamlardan uzak duracağız. Başta Gazze ve Doğu Türkistan olmak üzere mazlum İslam beldelerini dua ve infaklarımızda unutmayacağız. Bu beldelerin kurtuluşunun ancak Müslümanların fiili olarak harekete geçmesiyle mümkün olduğu bilinciyle bu yöndeki çalışmaları asla ihmal etmeyeceğiz. Dr. Abdülaziz Kıranşal