İnsan yeryüzüne gönderilirken sayısız nimetlerle donatılmıştır.Bu nimetlerin kıymeti ise ancak elden çıkınca anlaşılmıştır. Peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde: " İki nimet hususunda insanlar aldanmıştır; Sağlık ve boş vakit " buyurmuşlardır. Gerçekten insan sağlıklıyken ve özellikle de genç iken hastalık pek aklına gelmiyor. Kendisine bir emanet olarak verilen vücudunu zararlı maddelerle ,zararlı yiyecek ve içeceklerle yıpratabiliyor.Et ve kemikten oluşan vücudunu demirden,çelikten yapılmış gibi zannedebiliyor. Oysa mikroskop altında ancak görülebilen bir bakteri,kulağınızı enfekte ederek sizi 21 gün hastanelik edebiliyor. Peygamberimiz Mısır mukavkısına tebliğ mektubu gönderiyor.O da peygamberimize çeşitli hediyelerle birlikte bir de doktor gönderiyor. Doktor epey bir süre kaldıktan sonra bakıyor ki pek hasta gelmiyor.Bunun sebebi ne ola ki diye Peygamberimize soruyor; Cevap:"Biz acıkmadan yemeyiz, sofradan doymadan kalkarız". Hastalık sürecinin faydalı yönleri de oluyor.Bir çok nimetin kıymetini anlıyorsunuz. Meselâ özgürlük.İstediğiniz saatte istediğiniz şeyleri yapabilmek.Bu çok büyük bir nimet. Ailenizin,çocuklarınızın,eş,dost ve akrabaların varlığı.Onlar olmasa hayat çekilmez olur. "Yalnızlık Allah'a mahsustur" cümlesi böyle dar yerlerde daha iyi anlaşılıyor. Bir de hayatın geçiciliği ve kısalığı daha çok aklınıza geliyor. Makamın,mevkinin,paranın,şan ve şöhretin bir "Hiç" olduğunu düşünüyorsunuz. Ölüme çok yakın olduğunuzda,ahiret için yapmanız gerekenleri, ihmal ettiğiniz farzları ya da Salih amelleri keşke ihmal etmeseydim gibi sorular zihninize çokça gelip gidiyor. Yüce Allah bizleri imtihanını başarıyla geçiren kullarından eylesin. (Devam edecek)