<div>Ulaşım ve maddi imkânların artması, son 20-30 yılda obezitenin hızla artmasına neden oldu. Artık hemen her mevsim her türlü meyve-sebze tezgahlarda yerini alıyor.</div> <div>Zenginler kuşun sütü hariç herşeyi alabilme imkânına erişti. Bazıları karın doyurmak şöyle dursun lezzetli yemekleri tatmak için başka şehirlere seyahat eder oldu. Binbir türlü abur cubur yiyecekler market reyonlarında yüksek oranda yerini aldı.</div> <div>Devlet zararlı yiyecek ve içecek maddelerinin reklamlarına engel olamıyor. Sadece bu tür reklamların altına hızlı akan yazılarla “Sağlığınız için günde 4-5 porsiyon sebze ve meyve tüketiniz” yazısı yazmakla yetiniyor.</div> <div>Fast-food o kadar çoğaldı ki çocukların ve gençlerin damak zevkleri değişti. Tencere yemekleri beğenilmez oldu. Varsa yoksa tavuk dürüm, hamburger, pizza gibi yiyecekler milyonlarca insanın ilk tercihi hâline geldi. </div> <div></div> <div>Sağlıklı bir hayat için iki öğün beslenme yerine “Hiç acıkma, acıktıysan şu bisküviyi hemen atıştır” düşüncesi yerleştirildi. Canın ne zaman yemek isterse “getir yemek”i ara gece yarısı bile kapına gelsin fikri oluşturuldu. Modernizmde karı ve koca sabah erkenden evden ayrılıp akşam 17-18'den sonra eve döner oldu.</div> <div>Sabah simit poaça, öğlen ayaküstü atıştırma yeni neslin rutini oldu. Artık annelerimizin yaptığı yöresel yemekler unutulmaya başladı. Belediyeler habire yöresel lezzetleri tescille uğraşıyorlar. O tescilli yemekleri ne yapan kaldı ne de yiyecek bir nesil. Aşırı karbonhidratla ve yanında gazlı içeceklerle beslenen obez yapılı çocuk ve gençler neredeyse her ailede göze çarpar oldu. (Devam edecek)</div>