<div><strong>Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ</strong></div> <div> </div> <div>İstanbul platformunun Beylerbeyi'ndeki konukları dört emekli generaldi. Profesör Doktor Albay İbrahim Öztek de 50. Yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Zaferi ve Büyük Ortadoğu Projesi konusu idi. Böylece bölgemizdeki gelişmeler de değerlendirildi.</div> <div>1974 Kıbrıs Barış Harekatında o yıllarda genç bir subay olan ve uçaktan paraşütle atlayarak adaya inen Cumhur Elçin Paşa da kısa bir konuşma yaptı.</div> <div>Prof.Dr. İbrahim Öztek özetle şöyle dedi; Son yüzyılın üç büyük Türk zaferi Kut'ülAmare, İstiklal Savaşımız ve Kıbrıs Barış Harekatımızdır. Adanın çevresi, doğal yer altı kaynakları ve stratejik önemi son dönemdeki gelişmelerle bugün daha da iyice ortaya çıktı.</div> <div>Yunanlılar önce 1821'de Mora'da 40 bin,1897'de Girit'te 15 bin Türkü şehit ettiler. Bunların çoğunun da başları, el ve kolları kesilerek katledilmişti. 1963 yılında adadaki Rum katliamı da bunlardan geri kalmamıştır. Şehitlerimiz toplu mezarlara gömülmüştür. 1974 Barış harekatımızdan bugüne kadar da tek bir silah patlamamış, adaya ve bölgeye barış gelmiştir.</div> <div>KKTC, Türk Devletler Teşkilatınagözlemci üye olarak katılıyor. Bu iyi bir gelişme. Pakistan ve Azerbaycan KKTC'yi tanıdı, fakat uluslararası batılı baskılara dayanamadı dondurdu. Rusya için ise günümüzde bu iyi bir fırsat;KKTC hemen tanınmalı. Öyle ki Putin bunun farkında.</div> <div>MÜTTEFİKLERİMİZ DOST DEĞİL Mİ?</div> <div>BOP Projesi hayrımıza bir proje değildir. İsrail'in jandarmalığı projesidir. Müttefiklerimiz bizi sürekli aldatıyor. En başta da ABD ve AB. Amerika Kore Savaşı'nda Kanuri'de de bizi yalnız bıraktı. Onlarca askerimiz bu yüzden şehit oldu. Aldatma burada başladı. Eşref Bitlis Paşa'nın uçağına suikast, Aselsan'da 4 mühendisimizin intiharı olayının arka planında bunlar vardır. Aynı TUSAŞ saldırısında olduğu gibi.</div> <div>Sadece Türkiye değil, Azerbaycan, İran ve Ortadoğu da hedeftedir. Çünkü küresel</div> <div>enerjide dengeler değişiyor. Akdeniz'de bugün 12 ülkenin 60 gemisi dolaşıyor. NATO da bizi aldatıyor. Müttefik gibi davranmıyor. Göçmenler yeni dünyada güçlü durumdalar. Bununla genetik bozulacak. İçimizdeki şeytanı çıkarmamız lazım. İşin özeti budur. Müttefikler dost gibi değiller.</div> <div>Cengiz Elçin Paşa da dedi ki; dünyada Normandiya ve Türkiye'nin Kıbrıs Adasına çıkarma yapması çok önemli gelişmelerdir. Türkiye'nin ki çok daha zordu. Teknik donanım fazla değildi, çıkarmaya hiç bir şey götürülemedi, Normandiya'daki gibi değil Türkiye haklı çıkarmasında korunmuyordu. Korumaları Ankara kendisi yaptı. Türkiye başardı. Adadaki Türklere yapılan katliam sona erdi. Kıbrıs Adası Anadolu'nun eşiğidir.</div> <div>İsmail Müftüoğlu da Kıbrıs Barış Harekatı sırasında Cenevre görüşmelerinde Türkiye'yi temsil etmişti. Toplantıda Başbakan Ecevit ve Yardımcı Erbakan rahmetle anıldı.</div> <div>Batı, Avrupa Birliği, Amerika ve NATO'nun Türkiye'yi aldatması, müttefik ve dost gibi davranmayıp düşman için çalışması hususu daha geniş platformlarda ve üniversitelerimizde yeniden müzakere edilmeli. tartışılmalıdır. Bilmem siz ne dersiniz?</div> <div>önemli kilometre taşlarına dikkat çekti.</div> <div>Kıbrıs konusunda yayınlanmış 5 eseri bulunan Prof.Dr. Serdaroğlu 1571'den günümüze kadar örnekler vererek aktardığı tarihi sürecin günümüzdeki resmini şöyle yansıttı; “Rumların hala megola idea ideolojisi içinde, özellikle güney Kıbrıs'taki din adamlarının ve öğretmenler toplumu tahrik ediyor. Oysa adada Osmanlı yönetiminde Rumlar dahil bütün dini özgürlükler vardı. Rumlar barışı, gerçeği kabul etmeyi değil, adeta gerilimi öne alıyorlar.”</div> <div>KKTC, MÜSTAKİL 8. TÜRK DEVLETİ</div> <div> </div> <div>İstanbul'da Aydınlar Ocağı tarafından her ay tertip edilen kahvaltılı Zeytinburnu Belediyesi Sosyal Tesislerindeki programda Komando Birliği doktoru Profesör Dr. Hasan Serdaroğlu, Kıbrıs konusunun tarihi süreci içindeki önemli kilometre taşlarına dikkat çekti.</div> <div>Kıbrıs konusunda yayınlanmış 5 eseri bulunan Prof.Dr. Serdaroğlu 1571'den günümüze kadar örnekler vererek aktardığı tarihi sürecin günümüzdeki resmini şöyle yansıttı; “Rumların hala megola idea ideolojisi içinde, özellikle güney Kıbrıs'taki din adamlarının ve öğretmenler toplumu tahrik ediyor. Oysa adada Osmanlı yönetiminde Rumlar dahil bütün dini özgürlükler vardı. Rumlar barışı, gerçeği kabul etmeyi değil, adeta gerilimi öne alıyorlar.”</div> <div>Prof.Dr. Hasan Serdaroğlu, "adada artık hür ve müstakil 8.Türk devleti olarak KKTC, 50. Kuruluş yılını kutladı. Rumlar ve destekçileri batılı devletler gerçeği kabul edip barışa yanaşmadıkça, haksız ve yanlı AB üyeliğinin propagandasını yaparak KKTC'ye ambargo uyguladıkça, daha öncesinde olduğu gibi; güçlü Türkiye Rumların adadaki 1963 Türk katliamı sonrasında Bolu'da Komando Okulu, Konya'da Jet üssü, Kayseri'de yine önemli bir üs kurması gibi, bugün de güçlü savunma sanayii, İHA ve SİHA'ları ile Kıbrıs Türkü'nün yanındadır. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın Kırgızistan'daki Türk Zirvesine, diğer Türk liderlerle birlikte katılması da önemli bir gelişmedir" dedi.</div> <div>YÜREKLERE İŞLEYEN MELODİLER VE DİZELER</div> <div>TURİNG Seyrantepe’de İstanbul Devlet Türk Müziği Topluluğu konserinde Solist Ali Mert Paşalı nağmekar programına konuk oldu. Tanburda ise saz solisti Kazım Selman Öztürkde mahur peşrev ve mahur saz semaisi gerçekleştirdi. Her iki sanatçı da 30 yaşın altındaydı.</div> <div>Salonun tümüne yakını genç üniversiteliler tarafından doldurulmuştu. Türk Musikisine hem genç sanatçılar sahip çıkıyor,hem ilgi gösteriyor, hem de öğrencilerimiz sanatı ve sanatçıyı yalnız bırakmıyor. Bunda TURİNG Başkanı Dr. Bülent Katkak ve çalışma arkadaşlarının büyük payı var.</div> <div>Türk Müziği aynı zamanda toplumun birlikte yaşamasını öğretiyor. İzmirli imam Rakım Elkutlu, İstanbullu din adamı Sadettin Kaynak, Prens Seyfettin, Hacı Arif Bey ve gayri müslimBimen Şen aynı topluluğun farklı görüşlü, ama dayanışmaları üst seviyedeki bireyleri. Dilerim artarak günümüzde de devam eder.</div> <div>Nağmekar Konserinde günümüze yakın hüzzam ve Hicaz eserler dinledik. Ne diyordu bu eserlerin güftesi?Topluluğun sazlarını oluşturan kanun, kemence, ud, ney, tanbur ve Türk Muziki topluluğuna Bestekar sanatçı yazar Fırat Kızıltuğ tarafından kabul ettirilen ve alaka gören viyolensel ne anlatıyordu?</div> <div>Konserde her insanın yüreğine işleyen, kalbinde yer eden, heyecanlandıran, şevk veren; ayrılık, hüzün, ıstırap, bekleyiş, gözyaşı, avarelik,, biçarelik, coşku, hazan, ölüm, yaşamak, ab-ı hayat, civan, dert ve derman, can ve canan, kara sevda, neşe, şenlik, keder, kader, yalnızlık, göz yaşı, yoldaş, bahar, yaz, güneş, gurbet, sevmek, sevilmek, zülüf, fidan, yaprak, bahçe ve divan dahil her şey vardı.</div> <div>Birkaç örnek vermek gerekirse Hüseyin Mayadağ "Bekledim yıllarca lakin gelmedin ey nazlı yar/ Sen de Leyla, ben de Mecnun olmak istidadı var" derken Selahattin Pınar yokuşu rahat çıkarak sesleniyor "Seylabe-i aşka tutulup çağladı gönlüm". Burada kalınsa iyi, Atıf Zühtü "Batarken ufukta bu akşam güneş/ Gönlünde bir acı yandı mı Leyla" diye sormakla kalmıyor devam ediyor; "Ölürsem kalbine aşkım dolmadan/ Ruhumda bu acı hicrandır Leyla" diye bağırarak sesleniyor.</div> <div>Mehmet Sadi Bey ise "Güzel gün görmedi avare gönlüm/ Neler çekti neler biçare gönlüm” dese bile yine Sadettin Kaynak motive ediyor "Gönlüm seher yeli gibi/ Daldan dala essem diyor" ve ekliyor "Biri candır, biri canan/ Hangisini sevsem” diyor! Varın kararı siz verin bu ikilem içinde. İkisi birbirinden daha kalıcı üstelik.</div> <div>Zeki Arif Ataergin'in mutluluğu başka türlü; "Dünyayı değer vuslatının neşesini aldım" Bence de yeter de artar bu kavuşma. Yeter ki olsun. Bimen Şen "Acaba şen misin, kederin var mı/ Ne kadar dertliyim haberim var mı?" diye sorgulasa da sorunu, Ramazan Gökalp Arkın "Çözemedim bilmeceyi neyliyem?" diye serzenişte bulunuyor.</div> <div>TURİNG, İstanbul Devlet Türk Müziği Topluluğu ve sanatçıları konserleriyle bir gecede 4 mevsimi birlikte yaşattılar; hüzün, kar, bahar, ateş ve güneş. Üniversiteli gençler de bundan nasiplendi, benim yaş grubum da. İşte hayat!</div> <div>DİRİLİŞ’İN CUMARTESİ SOHBETLERİ</div> <div>Üstad, Diriliş Neslinin öncüsü, örnek aydın Sezai Karakoç‘u vefat yıldönümünde minnet ve şükranla andık. Önce Fındıkzade'deki Diriliş Yayınlarına uğradık. Daha sonra Avukat Mehmet Cangir ile birlikte Yüce Diriliş Partisi İstanbul il Başkanlığında yeni lider Genel Başkan Avukat Lütfü Yılmaz’a konuk olduk. Sezai Karakoç’un bir zamanlar kurucusu olduğu ve başkanlık yaptığı, sohbetlerde bulunduğu odasında Profesör.Dr. Nizamettin Aydın, Sedat Can, Bülent Demirel’le birlikte hatıraları gündeme taşıdık. Dualar okuduk. Lütfü Yılmaç ve Bülent Demirgil Yüce Diriliş Partisi'nin bağımsız İstanbul adaylarıydı. Rahmetli Sezai Karakoç "Bütün Türkiye'den yani 81 ilimizden 81 aday çıkarabilseydik, ülkemiz ve toplumumuz daha iyi olacaktı" dediğini günleri hatırlatıldık.</div> <div>İki kıymetlimiz Mustafa Kirenci ve Şakir Diclehan’ın kulaklarını çınlattık. Bu ara Sedat Can, merhum babası Hamit Bey’in yazılarını bir araya toplayarak, kitap haline getirmeye başlamış. Hamit Can Sezai Karakoç’un bir nevi manevi oğul gibiydi. Hepsine de Allah rahmet etsin.</div> <div> </div>