Erken Seçim Mi Var, Yoksa Bahar mı Geldi?

Son günlerde sokakta, çarşıda, pazarda bir hareketlilik var. Yok, yanlış anlamayın, indirim sezonu falan başlamadı. Siyasi partiler sahaya inmiş, esnafın halini soruyor, vatandaşın elini sıkıyor, köy kahvelerinde çaylar içiliyor. Bir an için erken seçim ilan edildi de bizim haberimiz mi yok diye düşündüm. Ama yok, mecliste öyle bir şey konuşulmuyor. Demek ki ya bahar geldi ya da sandık yaklaşıyor.
Malum, siyasetçiler halkın yanında olmayı çok severler—tabii seçim yaklaşınca. Beş yıl boyunca telefonlarına ulaşmak mümkün olmazken, bir bakıyorsunuz, seçim havası esmeye başlayınca bakkala bile uğruyorlar. “Amca, teyze, genç kardeşim, sıkıntınız var mı?” diye soruyorlar. Ama sonra bir bakıyoruz, vatandaş “şu şu sıkıntımız var” diye anlatmaya başlayınca yüzler asılıyor. “Biz bir not alalım, değerlendireceğiz” diyerek konuyu değiştirenler mi dersiniz, “İnşallah düzelteceğiz” deyip hızla uzaklaşanlar mı?
Tabii bu arada esnafımız da akıllandı. Çayını içen siyasetçiye doğrudan “Ödeme nakit mi, kart mı?” diye soranlar var. Seçim döneminde gelen selamlaşmaların birçoğunun ömrü sandık gününe kadar. Sonrası malum: “Kusura bakmayın, şu an çok yoğunum, size geri döneceğim.”
Ama neyse, biz yine de misafirperver milletiz. Gelenleri ağırlamaya, çay ikram etmeye devam ederiz. Yeter ki seçimden sonra da aynı sıcaklıkla kapımızı çalsınlar. Gerçi o zaman da “Hizmet için buradayız” diyeceklerdir. Ama hizmet, halkın arasında olmakla başlar. Onu da dört yılda bir değil, her zaman yapabilene aşk olsun!