Ekonomide Acı Reçete Dönemi

Ekonomide Acı Reçete Dönemi

Seçim bitti, hükümet kuruldu. İktidar kanadından beklenen, seçim meydanlarında verdiği sözleri yerine getirmesi. Kuşkusuz ülkenin öncelikli gündemi ekonomi. Bastırılan döviz ve ötelenen kriz daha fazla saklanamazdı, saklanamıyor da.

Bununla nasıl başa çıkacakları meçhul. Ortada yol haritası, çözüm paketi yok. Sadece ithal elemanlarla işin düzeleceğini sanmak da çaresizliğin bir sonucu. Dışarıdan ithal isimlerle; “bugüne kadar yapılan her şeyin yanlış” olduğunu söyleyen bir Maliye Bakanı ve karanlık ağlarla çevrili olduğu iddia edilen Merkez Bankası Başkanıyla çalışmak durumunda kalmaları şimdiye kadar afra tafralı meydan okumalarının, hamasi laflarının boşa çıktığının ve her şeylerinin ters yüz olduğunu gösteriyor.

Vaziyeti kurtarma çabasıyla, samimiyetten uzak faiz-nas ilişkisini dillerine dolayarak topluma yaptıkları hamaset çöktü. 20 yıldır ürettikleri ve yürüttükleri politikalarla ülke faiz batağına saplanmıştı. Esas değiştirmeleri gereken şeyin söylemleri değil, icraatları ve politikaları olduğunu anlamakta umarız gecikmezler. Korkarız anladıklarında iş işten geçmiş olacak.

 Sorunlar sadece ekonomiyle de sınırla değil. Mesela bir güven bunalımı var. Son dönemde vatandaşlık verilen yabancı ve göçmen sayısı meçhul. Bu da büyük bir tehdit oluşturuyor. Avrupa Birliği, Türkiye'ye vize vermekten çekiniyor. Çünkü o kadar çok kontrolsüz vatandaşlık verildi ki bunların kime ne zaman ne kadar verildiği endişe uyandırıyor. Gerçekten T.C. vatandaşı olup olmadığına dair yaşadıkları şüphe ve çekincelerden dolayı pasaportumuz yok sayılıyor. Ayrıca ülkedeki ortamdan kaçmaya çalışan başka ülkelere kaçış arayışına giren insanların yoğun vize talebi ürkütüyor. Hatta yeşil pasaportlar bile prestijini yitirmiş durumda. Yeşil pasaportlular bile gümrük kapılarında sıkıntı yaşıyor.

YETKİSİZ KURUM!

Bu da hükümetin başarısız politikalarından biri olarak karşımızda. TBMM, tek adamlı sistemde etkisi yetkisi olmayan bir kurum. Çünkü işler Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK), gece yarısı genelgeleriyle veya bir talimatla yürütülüyor. Her şey bir imzaya bakıyor. Zaten bakanlıklar müdürlüğe döndüğünden, Bakanlar Meclis’te yoklar. Bu yüzden Beştepe Külliyesinde bürokrat olmak Meclis’te seçilmiş olmaktan daha prestijli. Bunu bile az görerek muhalefetin hiçbir yerde varlığına tahammülleri yok. Zaten pek bir işlevi olmayan TBMM komisyonlarında muhalefeti nasıl yok eder, -en az yarısına sahip oldukları halde- kalanını da nasıl sadece kendi milletvekillerimizle doldururuz hesabı yapılıyor. Komisyonlarda muhalefetin esamesinin bile okunmasını istemiyorlar.

Çünkü adeta çiftlik gibi sadece kendileri var olsun, kendi istekleri geçsin düşüncesiyle en küçük farklı bir sese tahammülleri yok. Meclisin ilk oturumundaki tartışmada bu yüzdendi. Bu bağnaz tutum; siyasi tavrın bir yansıması.

 Hükümetin ve ülkenin en önemli gündemi ekonominin birinci sırasında bugünlerde asgari ücret yer almakta. Seçimden önce büyük vaatler havada uçuşmuştu. Muhalefetin bu konudaki iddialı, cesur ve cüretkar vaatlerine karşı hükümet seçmeni ikna etmek için kendisi sürekli belki de tutamayacağı sözleri verdi.

Bütçeyi, dengeyi, etkilerini, getirisini götürüsünü hesap etmeden “O ne veriyorsa ben beş fazlasını veririm” yaklaşımı da önümüzdeki günlerde etkisini gösterecek. Burada vergi yükünün ve faizin hafifletilmesi, israfın ve yolsuzluğun önlenmesi en önemli kaynak olarak görülüyor. Bunu da not düşelim.

Siz düzgün bir yönetim sergilemez, kaynakları çarçur ederseniz, ekonomideki belirsiz durum devam eder. Acı reçete hepimizi bekliyor. Hükümetin karşı karşıya bulunduğu, herkesin kabullenmesi gereken durum bu.

Görünen o ki önümüzde yerel seçim olduğundan, hükümet kalıcı çözümler yerine kısa sürede günü kurtarmaya yönelik palyatif tedbirler peşine gidecek.

Unutulmamalı ki yokluk arttığı sürece; ahlaksızlık, huzursuzluk, asayiş olayları artar. Bu konuda yetkililerin doğru planlar yaparak kalıcı tedbirler ve çözümler üretmesi asli vazifesidir. Ülkenin kalkınması için doğru yol haritası bulması da elzemdir. Bunun dışındaki yapılacak hiçbir çalışma ile sorunlar çözülmüş olmaz.

Doç. Dr. Necmettin Çalışkan 16.06.2023