Deprem ve Milli Güvenlik Sorunu

Deprem ve Milli Güvenlik Sorunu

 6 Şubat Pazarcık depreminin ardından Kahramanmaraş, Adıyaman ve Hatay başta olmak üzere depremden etkilenen bütün illerde enkaz kaldırma çalışmaları büyük trajedilerle devam ediyor. Halen enkazdan çıkan ceset ve parçalar otopsiye gidiyor.

Moloz kaldırma işi muhtemelen birkaç ay içerisinde sona erecek. Ancak mesele bununla bitmiyor. Bölgedeki her ilin ayrı hikâyesi var. Bütün illerin yeniden hayata döndürülmesi gerekiyor.

Bunlar arasında dünyanın en eski yerleşim yerlerinden bir yeri olarak ilkleri barındıran, tarihte defalarca depreme maruz kalan, birçok medeniyete ev sahipliği yapan ve en fazla tahrip olan Hatay’da da hayat tüm zorluklara rağmen devam ediyor.

 Geçmişten günümüze Hatay’ın jeopolitik ve stratejik önemi var. Yeraltı-yerüstü kaynaklarıyla, konumuyla, tarihi ve kültürel yapısıyla, gastronomi, tarım, turizm potansiyeli, havası, suyu, iklimi, toprağının verimliliğiyle yılda birkaç ürün hasadı ve ürün çeşitleri, öneminin anlaşılması için yeterli olsa gerek.

ACİL EYLEM PLANI VE ŞEFFAFLIK

Mesela Hatay’da her ilçenin ayrı ürün yelpazesi vardır. Samandağ’ın biberi, bostanı, Yayladağı’nın çileği, tütünü, ipeği, Altınözü’nün narı, zeytini, Kırıkhan’ın kavunu, Hassa’nın üzümü, Dörtyol’un narenciyesi, Reyhanlı’nın pamuğu, mısırı gibi listeyi uzatmak mümkün. Böyle bir ilin ülke ekonomisi ve geleceği açısından da önemi dikkat çekicidir.

Hatay, Türkiye’nin Ortadoğu’ya açılan kapısıdır. Türkiye, dünyada stratejik konum itibarıyla Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlıyor. Bu bağlantı Hatay üzerinden gerçekleşiyor. İstanbul, Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlıyorsa, Antakya da Ortadoğu ile Avrupa’yı birbirine bağlayan bir köprü vazifesi görüyor. Bu nedenle herkesin gözü kulağı Hatay üzerindedir. Hatta Hatay üzerinde her zaman küresel planlar yapılmıştır.

Özellikle depremden sonra ortaya çıkan demografik yapı değişikliği gündemde. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) çerçevesinde sürdürülen projelerle sınır ötesindeki illerde demografik yapı değişimi gerçekleşiyordu. Bugün de benzer bir durumun Hatay’da yaşanmasından endişe edilmelidir.

Deprem sonrası büyük ölçüde tahliye edilen bölgeye vatandaşların tekrar dönüşünü sağlayacak ve hızlandıracak planlamaların yapılması ve bunların acilen hayata geçirilmesi gereklidir. “Halk nasıl tekrar dönecek?” sorusuna cevap aranırken öncelikle barınma sorunu çözülmelidir.

Yetkililerce açıklanan öncelik sırası gözden geçirilmelidir. Fabrikalar eleman bulamadığından çalışmıyor. Başka vilayetlere gidenler iş bulamıyor, tekrar dönmek istiyor. Bu kısır döngü kısa sürede belki konteynerlerle çözülür ama uzun vadede acil kalıcı yapılar şart.

 Şehrin tarih boyu depremlerle anılması, toprak yapısının zemininin de çok katlı yapıya müsait olmadığını gösteriyor. Bu durum göz ardı edilmeden Hatay’la ilgili ne planlanıyorsa hemen açıklanmalı ve uygulamaya konulmalıdır.

 Depremde yüz binlerce insan öldü ama toplam sayı açıklananın çok çok üstünde. İlgili kurum (TÜİK) ile beraber yerle bir olan imajla, hiçbir resmi veri ve rakam maalesef inandırıcı gelmiyor. Sayıları saklayarak bir yere varmak mümkün değil.

MİLLİ GÜVENLİK SORUNU

 Hatay’ın depremde büyük sıkıntı yaşadığı konulardan birisi de şehrin giriş çıkışı ile ilgili sorun. Mesela Kahramanmaraş’ın; Gaziantep, Kayseri, Malatya, Hatay ve Adana yolu gibi yedi-sekiz çıkışı varken bu şehrin sadece Belen geçidi üzerinden bir girişinin olması enkaz kurtarma ve yardım ekibinin ulaşımını olumsuz etkiledi.

 Edirne Kapıkule sınırından başlayıp İskenderun’da biten otoyolun kalan kısmı da tamamlanarak Antakya’ya kadar ulaştırılması gerekiyor.

Hatay’ın öncelikle yapılması gereken işlerinden birincisi yeni yerleşim yerleri ve geleceğe yönelik planların tamamlanması ve halkla paylaşılmasıdır.

İkincisi; İskenderun-Belen arasındaki tünel geçişinin sağlanması ve otobanın uzatılarak şehre giriş yollarının sayısının artırılmasıdır.

Üçüncüsü; demografik yapı değişimi ve mühendisliklerle Hatay’ın jeopolitik konumu ihmal edilmemelidir.

 Bütün bunlarla beraber eğitim, sağlık, ulaşım, altyapı, sanayi konularında mutlaka büyük yatırımlar yapılması gerekiyor ki, insanların Hatay’a dönüşü hızlansın.

Hatay’ın iç göçe maruz kalması, sınır problemi yaşadığınız komşunuzdan sınır telini geriye doğru çekmeniz ve hakkınızdan feragat etmeniz anlamına gelir. Böylece komşunuzun hak iddia etmesine veya arazinin başkasının olduğunu kabul ettiğiniz gibi bir pozisyon doğacaktır. Konunun bu açıdan değerlendirilerek geleceğe yönelik planlamanın devlet politikası olarak ele alınması gerekiyor.

Özetle; 20 yıl Fransız komiseri tarafından yönetildikten ve iki yıl bağımsız devlet olduktan sonra referandumla Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlandı. Bu andan itibaren Suriye rejiminin hak iddiasında bulunduğu, onlarca yıldır iki ülke arasında kriz olduğu bilinen bir gerçektir.

Bu nedenle gelecekte Hatay’da muhtemel bir referandumda “Türkiye’nin mi, Suriye’nin mi bir parçası olmak istersiniz? Yoksa bağımsız bir devlet mi olmak istersiniz?” sorusuna insanların “doğru cevap” vermesini sağlayacak bir zemin hazırlanmalıdır.

Hatay, Hatay’dan ibaret değildir. Türkiye’de deprem vardır. Hatay’da deprem artı milli güvenlik sorunu vardır.

Doç. Dr. Necmettin Çalışkan 30.03.23