Demokratik seçimler ile iktidar belirlemenin en büyük zaaflarından biri. İktidar olmak ve iktidarda kalmak için geniş bir kitlenin oyuna ihtiyaç duymasıdır. Bu durum geniş kitlenin ekonomik, toplumsal ve kültürel sermaye denilen çıkarlarının İktidarı destekleyen kitle lehine dağıtımında, adaletsiz sosyolojik bir yatkınlık üretir. İktidar olmak ve iktidarda kalmak isteği; siyasi yapıyı destekleyen kitlenin büyük imkanlardan diğer bireylerden daha fazla yararlanma arzusu ile kesişince, rant ve imkan dağıtımında korkunç adaletsizlikler yaşanabilir. Bu durum ;imkanlardan mahrum kalanlarda nefret , kıskançlık ve öfke yaratır, İmkanlardan fazlaca yararlananlarda ise; bu imkanların elinden gitmesi ile düşeceği yoksunluk ve değersizlik hissini besler. Bu korku ; diğer kesim hakkında asılsız paranoya ve propagandaya dönüşebilir. Asıl ciddi sorun, imkan ve rantların adil dağıtılmadığını gören ve buna vicdanen karşı olan geniş bir kitlenin, Karşıya haksızlık yapılması için değil, kendi imkan ve itibarları kaybolur endişesi ile bu haksızlıklara göz yumup, bu durumu savunma mekanizmaları ile meşru görme eğilimi göstermeleridir. Bu sorun gelişmiş demokrasilerde nasıl çözülmüş. Toplumsal birlikteliği ve adaleti önceleyen gelişmiş demokratik çözümler. Rant ve imkanların ölçülebilir ve mümkün olan en adil bir şekilde tüm bireylere dağıtımının çabası ile oluşuyor. Kısaca liyakat ve adalet. Tüm makamlar, rantlar; iktidara yakın ve uzak tüm bireylere eşit ve ölçülebilir kriterler ile dağıldığında toplumsal barış ve huzur artıyor, gerginlik azalıyor ama siyasal parti ve guruplara sahte bağlılıklar azalıyor. Geniş kitle fazlaca parti, ve siyasi aktörleri ciddiye almadan işine gücüne bakıyor. Bu siyasi parti ve aktörlerin hemen kabulleneceği bir özveri değil. Gelişmiş bir zihin ve evrensel bir ahlaki bilinçten söz ediyoruz. Bu durumda siyasilere düşen tüm bireylere eşit davranacak ve kitleyi kendilerine ve siyasi guruplarına muhtaç hissettirmeyen sosyal ve kamusal bir düzen kurmaya çalışmaları. Bireylere düşen, kendi çıkarları ve rantlarını devam ettirse bile, diğer bireylere haksızlık yapılan zeminlerden mümkün oldukça ve ahlak kapasiteleri ölçüsünde uzak durma çabasında olmaları. Tüm bunlar, aslında toplumsal düzen ve çıkarlarımızın, bireysel huzur, adalet ve çıkarlarımız ile aynı olduğunun farkında olmak ile mümkün. Sadece kendine ve kendi yandaşlarına imkan ve rant isteyenlerin kaybettiği bir kamu düzeni ve ahlakımız olduğunu görmemiz gerekiyor. Geleneğin merhametli sesinde saklı bir bilgelik bu. Ya bölüşerek güçleniriz, birlik oluruz. Ya da bencil güçlenmeler ile bölünür, geriler dururuz. Ahmet Bulut