ÇUKUR

Bakma öyle, kalsın ' deme !Nasıl bir dünya varmış ki, öyle kalkacakmış. Olmaz! seni bırakıp gidemem..,Tut ipi sıkı.." "Tuttum. Haydi,çek yukarıya doğru. Nefes anlamıyorum. Gözlerim kararıyor: başım dönüyor. Acele et biraz. " Tamam , sabırlı ol. Sakın ipi bırakma. " " Beni tekrar aşağıya düşürme sakın. Tamam mı haydi biraz gayret et; sabır göster; dua oku.. Hani insanlar dara düştüğü zaman okurlar ya o duayı oku." " Tamam, okuyorum.Ama ben duymuyorum. Sesli okunmaz mı dua.? Hadi oku; biliyorsan..Beni kandırma. "Az kaldı. Tamam işte kurtuldun, bak ! Ver elini öpeyim . Çocuklaşma ! El öpme de neyin nesiymiş.? Canımı kurtardın. Bir can borçluyum sana el öpmek az bile buna." Gülüyordun. "Al ,öp " öyleyse dedim. öptü. Heyecanı doruk noktasına ulaşmıştı. " iyi ki var şu cep telefonları. " dedi. Bunlar olamasaydı sana nasıl ulaşa bilirdim. Beni gelip nasıl kurtardın.? " Dur sakinleş kendine gel. " İpi nereden buldun buralarda.? " Yanda bir kuyu var. Kuyunun ipini aldım. " Bekçi duymasın. " Gülüştük . "Şu terlerimi sil." "Ağrır bir yerin var mı.? "Benimde ayaklarım ağarıyor. Biraz su olsa içerdim kana, kana. Mendil de yok, terimi silemeye .Bari gömleğime kurulayım terlerimi. " Bende mendil var. "Al sil.." " Var olasın. İyi oldu bu.Terlerimi üstünde kurumadı. Yoksa bir de bu yüzden hasta olabilirdim. Bırak, gideyim artık ben." " Ya bir daha düşersen.? Ya iç kanaman filan varsa? Bir hastaneye gidelim, baksınlar. Filimini çektirelim.Tedavi ol öyle gideriz." " Ben tek başıma giderim. Sen yapabileceğim herşeyi yaptın. Beni kurtardın. Var işine güçüne bak." "Olmaz. Seni tek başına bırakamam..." " Bırak çocuk değilim artık. Tek başıma gidebilirim .Sakın babama kuyuya düştüğümü söyleme." "Söylemem .Ama eve kadar birlikte gideceğiz. Ne kadar uzakta ki ev ..konuşa konuşa giderken yolun bittiğinin ayrımına bile varamayız. Eskiden se iyi türkü söylerdin. Hadi şimdi de söyle. Türküler iyi gelir ayrıca acıya sızıya şöyle oynak havalı bir türkü söyle ki eski neşemiz yerine gelsin." Türkü söyleyecek halim kalmadı. "Sana da bir türkü söyle dedik. Çamura yattın.Bir dene hele Kasım,ım .Belki de türkü okuyacak halin vardır daha? "Ben ne dertteyim sen türkü derdindesin. " Seni teselli etmek istiyorum be anlamıyormusun. Gözün kapalıymıydı ? Nasıl düştün o derin çukura.? " Her yer ot bürümüştü. Kestirmeden gideyim dedim Orada böyle bir çukur olduğunu nrreden bileyim ." "İyi ki çukurun içi nde su dolu değilmiş. O zaman kesin boğulurdun. "İlla ki ölmemi lazım be Şerif ? Belki sakat kalırdım veya yara alırdım. Sende genç yaşında öldürdün beni. "Haklısın daha ne gün gördük ki ölüp gidelim. Kasım . Ne yaşadık ki .Görünmez kaza bir kaza bu Herşey olabilirdi. Ölsen kurtulurdun sakat kalsaydın dahamı iyiydi. Yaşayan her canlının muhakak gelir ölüm. Mehmet KARAKAŞ