<div>BÜYÜK HAYALLERİN PEŞİNDEN..</div> <div>Dünyada insanların bir günü ile devletlerin biri günü arasında çok uzun bir zaman farkı vardır. İnsanlar günü birlik planlar yaparken, devletler uzun soluklu planlar yapmak zorundadır. Kapitalizm odaklı bir yükseliş, insanlık medeniyetinin yeni kırılma noktalarından biri olmaya çoktan başladı. Maalesef fırtınaların daha sert eseceği önümüzdeki dönemde zayıf olana yaşama hakkı bulunmuyor. Yeni dönemde bilgi en büyük güç , tonlarca tarım ürünü karşılığında bir gram bilgi alamayacağımız bir dönemdeyiz. Devletler milli gelirlerinin önemli bir bölümünü ARGE çalışmalarına ayırarak daha fazla deneyim ve daha fazla bilgi için servet harcıyorlar. Dünyanın en büyük markaları milyarlarca dolar harcayarak ARGE çalışmaları yapıyor.</div> <div>Kapitalizm demek sorun demektir. Bir yeri düzelirken mutlaka başka bir yerde yeni bir sorun meydana gelir. Şuan dünyanın en önemli sorunlarından biri çok aşina olduğumuz bir sorun, mülteci sorunudur. Radikal kararlar alarak mültecileri ülkesine almayan büyük devletler bu konuda taviz vermiyor. Mülteci sorununun tek çözüm yolu dünyadaki kaynakların eşit bir şekilde kullanımı ve insanların yaşadıkları ülkede huzur sağlanması. Yani Afganistan'a huzur verirseniz, eğitim, sağlık ve ekonomi konularında istikrar yakalanmasına müsaade ederseniz, oradaki insanlar ülkelerini terk edip başka ülkelere sığınmak zorunda kalmazlar. Bu konuda Birleşmiş Milletlere büyük görev düşmektedir. Mültecilerin ülkelerinden ayrılmalarına neden olan etkenleri yok etmeleri bu sorunu çözecektir. Fakat yaşadığımız tecrübeler bunun pek mümkün olmadığını gösteriyor.</div> <div>Her neyse ne diyorduk? Evet bilgi altındır.</div> <div>108 yıldan beri verilen Nobel ödüllerini alan her beş kişiden biri Yahudi. Tesadüf mü? değil. Bunu evrimsel bir sürecin neticesi olarak görebilirsiniz. En azından ben öyle görüyorum. Yüz yıllar boyunca hep saklanmak ve hayatta kalma reflekslerini geliştirmek zorunda kaldılar. Avrupa'da ticaret yapmaları ve mülk edinmeleri yasak olunca tefecilik yaparak sermaye sahibi oldular. Çoğu zaman kimliklerini saklayarak kamufle olmaya çalıştılar ve hayatta kalma iç güdüleri fazlası ile gelişerek zekalarını kullanmaya mecbur bırakıldılar. Bugün, dünyanın en büyük sermaye sahipleri onlar ve en zeki bilim adamları da genellikle Yahudiler arasından çıkıyor. Geçtiğimiz günlerde okuduğum bir makalede neyle karşı karşıya olduğumuzu çok daha iyi anladım. Harvard üniversitesi diyor ki; "Çok fazla Yahudi öğrencimiz var, başka milletlerden insanlarında eğitim almasına olanak sağlamak için Yahudi öğrencilere kota koymak zorunda kalabiliriz. " Bu kararı Harvard, Anti-Seminist olduğu için almıyor, başka soylardan gelen insanlarda eğitim alsın diye alıyor. Bunu bu şekilde gördüğümüz an aklıma Bosna'nın bilge lideri Aliya İzzetbegoviç'in şu sözlerini getiriyor;</div> <div>“Müslümanların hızla artan büyük nüfusuyla övünmemiz, bana şişmanlığıyla övünen ve aldığı yeni kilolardan haz duyan bir adamı hatırlatıyor. Ruhumuza, akılımıza ve başarılarımıza vurgu yapmaya ne zaman başlayacağız? Küçük ve kırılgan bir insanda bile insanlığa katkıda bulunabilecek büyük bir ruh bulunabilir. Gücümüz, bilimimiz, edebiyatımız nerede? Nerede buluşlarımız, küllî iyiliğe katkılarımız?”</div> <div>8.7 Milyon İsrail nüfusu ile 1.6 Milyarlık Müslüman nüfusunu yan yana koyup İzzetbegoviç'in bu müthiş tespitini okursanız beyninizde meydana gelen sarsıntılar sizlere ne demek istediğimi daha iyi anlatacaktır.</div> <div>Türkiye olarak büyük bir güç olmak istiyoruz. Genetik bir alışkanlığımız bu, dünyada söz sahibi olmak zorunda hissediyoruz kendimizi, öylede olmalıyız. Çünkü Türkiye hiç bir zaman sadece Anadolu coğrafyası ile sınırlı bir devlet olmamıştır. Bu bedene, bu elbise hep dar gelmiştir. Fakat artık sınırlar top ve tüfeklerle değil, başka şeylerle genişleyip daralıyor. O başka şeylere hiç olmadığımız kadar ihtiyacımız var. Dev sanayi kuruluşlarına ihtiyacımız var, büyük bilim akademilerine ihtiyacımız var, savunma sistemlerinde bir numara olmaya ihtiyacımız var. Bunu sağlayacak yegane şeyin "bilgi" olduğunu anlamaya çok ama çok ihtiyacımız var. İman ile imkanın yan yana gelmesini sağlamak için yeni bir atılım gereksinimi var.</div> <div>O halde ivedi bir şekilde 783.562 km² olan vatan toprağını açık hava bir üniversiteye dönüştürmeye başlamalıyız. Başka türlü tutunamayız, başaramayız..</div> <div>Kalın sağlıcakla..</div> <div>A. Haşim Özyurt</div> <div>hasimozyurt@gmail.com</div>