Bir toplumda rüşvet yaygınlaşır, sıradanlaşır ve insanlar tarafından normal karşılanırsa o toplum, Peygamberlerinin diliyle ekonomik, siyasi, ahlaki ve sosyal bütün bela ve musibetleri kendi üzerlerine davet etmiş olurlar. Çünkü Hz. Peygamber (S.A.V.), “Rüşveti alana, verene ve aracılık edene lanet etmiştir.” (İbn Mâce, Ahkâm, 2; Müsned, V, 279) * Torpil ve iltimas: Bir toplumda ayrıcalıklı bir kesim oluşur ve bu ayrıcalıklı kesim, bir yolunu, bir tanıdığını, bir referansını, bir fetvasını ve bir kılıfını bularak işlerini halletmeye ve işledikleri suçların cezalarından kurtulmaya başlarsa o toplum helakin eşiğine gelmiş olur. Çünkü Hz. Peygamber (S.A.V.) buyuruyor ki: “Sizden öncekiler ancak aralarında soylu ( güçlü, zengin, makam sahibi) birisi hırsızlık ettiğinde (veya bir suç işlediğinde) onu bırakıvermeleri; zayıf biri hırsızlık ettiğinde (veya bir suç işlediğinde) ise ona ceza uygulamaları sebebiyle helâk olmuştur.” (Buhârî, Enbiyâ, 54) * Akraba kayırmacılığı: Bir toplumda akraba, eş, dost ve tanıdık kayırmacılığı baş gösterirse, nimet paylaşımında, sınavlarda ve mülakatlarda herkes kendi tanıdığını kayırmaya başlarsa o toplum büyük bir ihanet sarmalı içine yuvarlanmış olur. Çünkü Hz. Peygamber (S.A.V.) buyuruyor ki: “Her kim aralarında ondan daha liyakatlisinin bulunduğunu bildiği halde (bir tanıdığını) idareci yaparsa (bir göreve getirirse) Allah'a, Rasulüne ve İslâm topluluğuna hıyanet etmiş olur.” (Camiussağir, 2949) * Ehliyet ve liyakatin ortadan kalkması: Bir toplumda ehliyet ve liyakat prensibi dikkate alınmazsa o toplumun düzeni toptan çöker, kargaşa ve düzensizlik baş gösterir. Hz. Peygamber (S.A.V.) buyuruyor ki: “Emanet zayi edildiği vakit kıyameti bekleyin! Emanetin zayi edilmesi demek işin ehil olmayanlara verilmesi demektir.” (Buhârî, Rikâk, 35) * Kamu malına ihanet: Bir toplumda kamu malına ihanet yaygınlaşırsa ve insanlar kamunun malını gerektiği gibi korumazlarsa Allah bu dünyada onlara verdiği nimetleri ellerinden alır. Ahirette ise boyunlarında ihanet ettikleri mallar olduğu halde huzuruna çağırır ve sorgular. Hz. Peygamber (S.A.V.) buyuruyor ki: “Kimi bir işte görevlendirip (yaptığı işin karşılığı olarak) bir ücret verdiysek, onun bu ücret dışında alacağı her şey (kamuya) hainliktir. Kim (kamu malına) ihanet ederse kıyamet günü ihanet ettiği şey ile birlikte gelir.” (Ebû Dâvûd, İmâre, 9-10; Tirmizî, Ahkâm, 8) * Kul hakkına ihanet: Bir toplum kul hakkına, yetim hakkına, garibanın hakkına riayet etmezse o toplum, mazlumların sahibi olan Allah’ın gazabını üstlerine çekmekten ve ahirette de amellerinin zayi olmasından kurtulamaz. Çünkü Hz. Peygamber (S.A.V.) buyuruyor ki: “Âhiret gününde ne altın ne de gümüş para vardır. Bu nedenle haksızlık yapanın iyilik ve sevapları varsa bunlardan alınıp hak sahibine verilir. Şayet sevabı yoksa mağdur ettiği kişinin günahlarını yüklenir.” (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 2) * Lüks, israf, kibir ve umursamazlık: Bir toplumda makam ve koltuk sahipleri lükse ve israfa düşerlerse, kibre kapılık mazlumların, mağdurların ve halkın sesine kulak vermezlerse Allah da onları düşmanları, krizleri ve sıkıntıları ile baş başa bırakır. Çünkü Hz. Peygamber (S.A.V.) buyuruyor ki: “Bir idareci veya vali kapısını, ihtiyaç, zaruret ve dilek sahiplerinin yüzüne kapatırsa, Allah da mutlaka onun ihtiyaç, zaruret ve dileklerine karşı gök kapılarını kapatır.” (Camiussağir, 7996) * Dünyevileşme ve aşırı mal sevgisi: Bir toplum vehn hastalığına yakalanıp dünyevileşirlerse, mal, makam, mevkii, servet, şehvet ve şöhret peşinde değerlerini bir bir feda ederlerse, masa, kasa ve nisa imtihanını kaybederlerse o toplum iç çürümeden ve çözülmeden kurtulmaz. Çünkü Hz. Peygamber (S.A.V.) buyuruyor ki: “Sizden öncekileri mal sevgisi helak etti. (Bu sevgi) onlara akrabalarıyla ve dostlarıyla ilişkiyi kesmeyi emretti, kestiler. Cimriliği emretti, cimrileştiler. Günahı emretti, günaha girdiler. Zulmü emretti, zulüm yaptılar. En sonunda da helak oldular.” (Camiussağir, 2906) * Haksızlık ve adaletsizlik: Bir toplumda olup biten haksızlıklar ve adaletsizlikler karşısında güç ve yetki sahipleri gerekeni yapıp adaleti tesis etmezlerse olup biten tüm yanlışların vebalinden bir payı da üstlenmiş olurlar. Çünkü Hz. Peygamber (S.A.V.) buyuruyor ki: “Devlet otoritesi en büyük hamidir. Haksızlıklarla onun vasıtasıyla (yani hukuk yoluyla) mücadele edilir ve onun vasıtasıyla (tehlikelerden) korunulur. Şayet bu otoriteyi kullanan(lar), Allah’tan sakınmayı emreder ve adaletle hükmeder(ler)se bu yaptıklarından sevap kazanır(lar). Bunun aksine davranır(lar)sa (vebalini) çeker(ler).” (Müslim, İmâre, 43) * İyiliği emretmeyi ve kötülükten menetmeyi terk: Bir toplumda ilim ehli, kalem ehli, söz ehli, koltuk ehli ve makam ehli kimseler, işlenen haramları, günahları ve yanlışları gördükleri halde sırf dünyalık kazanımlarını, rahatlarını ve rızıklarını kaybetmemek için uyarı ve nasihat vazifelerini yerini getirmezlerse kaybetmekten korktukları ne varsa onu mutlaka kaybederler. Çünkü Hz. Peygamber (S.A.V.) buyuruyor ki: “Allah, aralarında günahlar (hatalar, yanlışlar, haksızlıklar) işlenip durduğu hâlde bu günahları işleyenlerden daha güçlü ve onları engellemeye muktedir iken bunu yapmayan topluluğun hepsine birden azap gönderir.” (İbn Hanbel, IV, 366)