<div><strong>Metin MERCİMEK</strong></div> <div> </div> <div>“Yaşamın doğal gerçekleri dediğimiz, hem kendi başarılarımız hem de başkalarının başarı ve başarısızlıklarını kabul etmemiz gerekir.”</div> <div>Hangi konuda olursa olsun tasarlamış olduğumuz bir programda, mutlaka başarıya ulaşacağız diye bir kayıt yoktur. Aslında başarısızlık zaman çemberi içinde kendimizi çok iyi tanımamız olayıdır. Bu zaman içinde eksikliklerimizi, yanlışlıklarımızı ortaya koyar onu tamir etmeye çalışırız. Bu eğilim ise kendiliğinden oluşan doğal mücadele yönümüzdür. Daha doğrusu başarının ilk adımıdır.</div> <div>Yaşamın doğal gerçekleri dediğimiz şey, hem kendi başarı ve başarısızlıklarımız hem de başkasının başarı ve başarısızlıklarını kabul etmemiz olması gereken bir durumdur. Çünkü iyi yönlerimiz olduğu kadar kusurlarımızı da benimsemeden kendi öz gerçeklerimize ulaşamayız. Ayrıca kendi öz gerçeklerimize ulaşmış olsak ta, yeni yeni sorumluluklar da bizleri beklemektedir.</div> <div>Hayatın akışında olsun, günlük yaşantımızda olsun, başarılı veya başarısızlıkla karşı karşıya kaldığımız zamanlara rastlayabiliyoruz. Bunu şöyle bir örnekle açıklayabiliriz:“İki arkadaş üniversite sınavına girer. Bir kazanır, diğeri ise çok hırslı olmasına rağmen kaybeder. Sınavı kaybeden öğrenci morali çökmüş vaziyette, sanki umutlarını kaybetmiş gibi direncini de bitirmiş durumda. Onun bu durumunu gören ailesi ve arkadaşları kendisine, sınava yeniden hazırlanmasını anlatarak daha verimli olacağını söylemişler ama o, kendini başarısız olarak kabul etmiş.”</div> <div>Yukarıdaki örnekte sınavı kaybeden öğrenci, bunu kabul edememe duygusu nedeniyle yıkılmış ve kendini başarısız hissetmiştir. Oysa herhangi bir sınav veya atılımda kaybetmekte bir sınavdır. İllaki o acıyı yaşamak, hatta böylesine kaybetme deneyimini kazanmakta bir başarıdır. Çünkü başarının yolu türlü mücadele vermekten geçmektedir.</div> <div>Unutmayalım ki, hayatta hepimizin başına her türlü olay gelebilir. Bu karşılaşılan olayı beklenen, beklenmeyen, doğru, yanlış, haklı, haksız gibi yargıların derinliğine inmeden kabul edersek, yaşamımız daha da hafifler, çekişmeler azalır, özellikle acılar kolay atlatılır. Böylece mücadele yolumuz da açılmış olur.</div> <div>Bu nedenle, başarısız bir ortama girdiğimiz zaman, hayal kırıklığı ile karşılaşmamak ve büyük acılar yaşamamak için kendimizi yargılama alışkanlığından vazgeçirmemiz gerekir. Karşı karşıya kalmış olduğumuz herhangi bir olayı peşinen iyi, kötü, doğru, yanlış gibi yargılara varmadan, yaşamın doğal akışı içinde her insanın karşılaşabileceği olaylardan biri olarak kabul edersek, paniğe de kapılmazsak daha sakin karar verme olanağını buluruz.</div> <div>İşte her başarısız olaya karşı çıkmak, bir çatışmayı yaratır. Oysa her başarısız olayı benimsemek ise, barışı başlatır. Barış ise, çözüm yolunu ortaya koyarak bizleri huzura ulaştırır. Huzur da öylesine bir kapı açar ki, o da başarı kapısı olur.</div> <div> </div>