<div><strong>Metin MERCİMEK</strong></div> <div> </div> <div>“İnsanların var olması, önce bir tek nefisten iki parça olarak erkek ve dişi yaratılmış, sonra da ikisinin birleşmesiyle birçok erkekler ve kadınlar olmuştur.”</div> <div> </div> <div>Kadın kimdir? Kadın ittiğini iten, tuttuğunu tutandır, sevendir, ısıtandır, silahsız savaşçıdır, rütbesiz komutandır ve yakmayan ateştir. Diğer bir yönü, çilekeştir, merhamettir, çile doludur. Yeri geldiğinde bir Amazon kadar cesur, yeri geldiğinde sığınılacak kucak, en önemlisi de hayat demliğinin içinde demdir. Ayrıca kadın ovalarda gelincik, dağlarda kardelen, sularda nilüfer, bağlarda gül, bayırlarda papatya yaşlı gözlerde ferdir. Kadın edeptir, gururdur, onurdur. Kadın, her şeyden önemlisi vatan denilen yerdir.</div> <div> </div> <div>Kadın, yapı olarak çok hisli bir yapıya sahiptir. Onda şefkat, merhamet gibi duygular, sevgi muhabbet gibi faziletler erkeklere oranla fazladır. Korku, ürkeklik ve küçük sıkıntılar karşısında daha duyarlı, fizik açısından daha zayıf olmakla beraber birçok hususlarda üstün özelliklere sahiptir. Örneğin büyük felaketlere tahammül ve katlanabilme güçleri fazla, hastalıklara karşı daha çok dayanıklıdır. Bu özellikler neticesinde ömrü, erkeğe oranla daha uzundur. Yuvanın huzur ve sükûn odağı kadındır. Analığın getirdiği hamilelik, çocuk doğurma gibi kutsal görevleri yanında ailelerin idaresi, çocukların bakımı ve terbiyesi de öncelikli görevlerindendir. Tüm bunların özünde fedakârlık isteyen yükümlülükler hâkimdir.</div> <div>Yukarıda belirtilen tüm bu hususlar ışığında kadın ile erkek, dost olarak her alanda yan yana birbirlerini yardım ve arkadaşlık edecekler. Yaşamları boyunca toplumlarında aynı haklara sahip oldukları gibi sorumluluk ve görevleri de birlikte paylaşacaklardır. Yaradılıştan kaynaklanan farklılıklar dışında, Allah katında kul olma sorumlulukları ile değer ve hak açısından durumları birbirine eşittir.</div> <div>Peki, kadın gerek ailede, gerek toplumda gerekse yaşam sürecinde gerekli ilgiyi görüyor mu? Ne acı ki, kadın istemediği halde zorla evlendirilip okuma hakkı elinden alınan, dedesi yaşındakilere 3 kuruşa satılarak hür iradesini kullanma fırsatı verilmeyen, yargılanmadan vurulan, acımasızca hoyrat ellerde darp edilen, hayâsızca ticareti yapılanlar da vardır. Bütün temennimiz bu son cümleleri tarihe gömüp bir daha asla telaffuz etmememizdir. Oysa kadın emektir, şefkattir, sofradır, ekmektir, yemektir. Kadının hiç olmadığı bir evde, yuvada sofra kurulmuyor demektir. Yine kadın, aydır, güneştir, anadır, arkadaştır, sevgilidir, eştir. Ne kadar eleştirirsek eleştirelim, hiçbir zaman fark etmez, çünkü yeryüzündeki güzelliklere eştir.</div> <div> Ayrıca kadın ile erkeğin birbirine karşı yaradılıştan kaynaklanan farklılık ve üstünlükleri vardır. Eşlerin birbirlerini tamamlaması için kendilerine verilen ayrı özellikler, birinin diğerine hâkimiyet demek değildir. Eşler arasında görev paylaşması ve iş bölümü vardır. Görevler yaradılış yasasına uygun olarak paylaşılır. Bazı vazifelerde kadına da erkeğe de öncelik tanınmıştır. Eşler birbirlerini yardım edecekleri gibi, aralarında vazife değişikliği de yapabilirler.İşte bu denli güzel ve anlamlı meziyetlere sahip bulunan kadınlarımızın, 8 Mart Kadınlar Günü’nü candan kutluyor ve hayatın onlarla devam ettiğini ve renklendiğini unutmamamız gerektiğini düşünüyorum.</div>