ZAMLAR, HAYAT PAHALILIĞI VE UMUTSUZLUKLAR
- 14-07-2022 16:59
- 14-07-2022 17:00
- 1577
ZAMLAR, HAYAT PAHALILIĞI VE UMUTSUZLUKLAR
Ülke olarak büyük bir kriz içerisinde olduğumuz açık ve bilinen bir vakıa. Özellikle son yapılan elektrik, doğal gaz ve sık sık yapılan akaryakıt zamları, kayıtsız şartsız iktidar destekçisi vatandaşları bile çileden çıkardı. Son uygulamalar birçok sosyal medya kullanıcısı tarafından eleştirildi. Hatta bu zamların geri alınması istendi.
“Ekonomimiz, Temmuz ayında şahlanışa geçecek” “Almanya bizi kıskanıyor” açıklamalarının gölgesinde zamların gelmesi, iyiden iyiye ekonomik durumu kötü olan vatandaşlarımıza ağır bir darbe vurmuştur. İşsizlik ve enflasyon rakamları ülke tarihinde zirvelere doğru yol almaktadır. Geçim sıkıntısının intiharlara sebep olduğu dönemleri yaşamaktayız.
Tabi sıkıntılar hemen her kesimde bir şeklide varlığını hissettiriyor. Asgari ücretteki maaş artışları da büyük bir hayal kırıklığı oluşturdu.
Açıklanan zam oranına eklenmesi beklenen enflasyon artışı çarşı-pazarda, bakkal-markette yer alan ürünlerin artışlarına oranla devede kulak kaldı.
Maaş artışları, hemen her hengâmede üst düzey yöneticilerinin değişimine şahit olduğumuz TÜİK’in verilerinde açıklanan zamların ve enflasyon rakamlarının bile gerisinde gerçekleşti.
TL’deki -sürekli- değer kaybı ve ekonomik güvensizlik hem işverenleri hem de çalışanları kaygılandırmaya devam etmektedir.
Artık ülkede “orta direk” dediğimiz kesim hızla fakirleşmeye ve yok olmaya doğru gidiyor. Yani Temmuz ayı ülkenin “şaha kalkışı” değil olsa olsa dibe batışı ve ekonomik çırpınış alarmı veriyor.
YÖNETİLEMEYEN EKONOMİ VE ZAMLAR
Ülkede ekonominin kim tarafından nasıl yönetildiği ve ekonomik problemlerle ilgili herhangi bir iyileşme planının olup-olmadığı kimsenin gündeminde değil. En yetkili bakan bile; “bir 6 ay uyumuşsuz bir uyanmışız bakmışsınız ki ekonomimiz düzelmiş, çok farklı noktalara gittiğini göreceksiniz” açıklamasında bulundu ve bu açıklamaların üzerinden birinci değil ikinci altı ay geçti hala ekonominin düzelmesi bir yana daha kötüye gitti. Ekonomimiz 3 ay sonra olmadı 6 ay sonra o da olmadı 2023’te düzelecek-düzlüğe çıkacak gibi gündelik açıklamalarla gündem geçiştirilmeye çalışılıyor.
Özerk olmasıyla bilinen kurum yöneticilerinin sık sık değiştirilmesiyle devlet ciddiyetiyle bağdaşmayacak şekilde oyuncağa çevrildiği, anayasayla belirlenmiş denetim mekanizmasındaki kurumların görevlerini rahatlıkla yapamadığı, yaptığında da raporlarının ve rakamlarının şeffaflıktan uzak olduğu, sanayide, tarımda ve hayvancılıkta üretim kanallarının tıkandığı bir ortamda genel refahın artışından söz etmek saflık olur.
Son süreçte vatandaşın faturalarla belinin iyice büküldüğü açıkça görülüyor. Peş peşe gelen zamlar vatandaşları canına tak ederken, yeni zamlanan ürünlerin kısa sürede tekrar fiyatlarının artması pes dedirtiyor. Bir taraftan da mütemadiyen doğal gaz kaynaklarının bulunduğunu haberleri pompalanıyor.
Hele de bütün bunların üstüne bir yandan şatafatın, siyah renkli araçlarla dizili konvoyların, kışlık ve yazlık sarayların kamuoyuna ifşa edilmesi diğer yandan da içinde ihale, rant, peşkeş ve çökme gibi kelimelerin geçtiği cümleleri işitmek, kamuoyunda ve iktidara gönül veren kitlede ciddi rahatsızlıklara neden oluyor.
PROBLEMLER VE UYARILARA KULAK TIKAMAK
Bütün bunlarla birlikte çöpten yemek toplayan insanların görüntüleri, işsizlikten perişan olanların hali ve imkânsızlıklar sonucu kahrolan ailelerin dramları sosyal medyada dolaşıyor. Ve her şey milletin gözünün önünde gerçekleşiyor.
Doğal kaynakları, genç nüfusu, potansiyel imkanları, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri ve stratejik konumuyla şaha kalkabilecek bir ülkenin, “kumaşı bizden” olanların elinde telef olması da açıkçası herkesi üzüyor. Bu durum kaçının umurunda ki! Bu da başka bir can yakıcı durum.
Uyarılar karşısında da karın doyurmayan züğürt tesellisi ifadelerle “Milli gelirimiz şu kadar oldu. Asgari ücretliye ara dönemde ikinci zam yapıldı. Avrupa’daki en ucuz akaryakıtı biz kullanıyoruz. Herkesin evinin önünde otomobili, evinde buzdolabı, elinde cep telefonu var!” gibi temel ihtiyaçları lütuf gibi takdim edilmesini hayretler içerisinde takip ediyoruz.
Bununla birlikte hiçbir uyarıya kulak asmamaları, kendilerini kardeşçe uyaranları düşman ilan etmeleri, problemlerin üstesinden gelmek gibi bir dertlerinin ve samimiyetlerinin olmadığını gösteriyor
Her an rantını yemek için fırsat kolladıkları baba ocağı Milli Görüş çınarında ne öğrendilerse tam tersini yapmak, bilinçli tercihleri midir? Yoksa akıl tutulması mıdır? bilmiyoruz.
Arşivler unutmaz. 12 ayda da 12 yılda da 12 santim yol alınamadığı ortada. Böyle gelmiş böyle gitmez inşallah.