YIKIM PROJESİDİR

YIKIM PROJESİDİR

Birçok konu gündem dışı bırakılmaktadır.

İktidar bugün hayatımızın büyük bir bölümünü işgal eden yapay gündemler üzerine yoğunlaşırken, geleceğin Türkiye si karanlık bir bilinmeze doğru sürüklenmektedir.

 Medya kuruluşlarının merkezi yönetim tarafından karantinaya alınmış olması, ülkemizin öncelikli sorunlarını çözmedeki yetersizliğinin üzerini kapamaya yönelik algı operasyonları uygulaması ile karşı karşıyayız. Ülkenin geleceğine ilişkin önemli kararlar, oldu-bitti ye getirilerek halkın derin yoksulluğa sürüklendiğini ve ülkenin geleceğini açlık ve sefalete mahkûm etme tehlikesiyle karşı karşıyayız.

Bugünün Türkiye’nin en can alıcı gündemi tarım olmalıdır.

 Büyük kent Yasası'yla bir gecede 16 bin köy tüzel kişiliğini yitirdi, mahalle oldu. Nicel anlamda kırsal nüfus yüzde 24 ten yüzde 8 lere düşürüldü. Bu yasal düzenleme, Türkiye için çok ağır bir travma anlamına geliyor. Köylerin kapatılmasının çok net bir anlamı var, bu devlet bu ölçekte üretim yapılsın istemiyor.

Köy kaybolmamalı, köy mahalle olmamalıydı. Köyün kaybolması, demokrasinin de kaybolması anlamı taşıyor. Köy ihtiyar heyetini yok ediyorsunuz,

Muhtarı köyünün sorunlarını çözemez hale getiriyorsunuz. Oysa köy, kendi kendini yönetir. Binlerce yıldır bu böyledir. Siz mahalle yaptığınız anda, o demokrasiyi yok ediyorsunuz. Göz ardı edilen temel sorunlardan biri bu. İkincisi, ekonomiyi kaybediyorsunuz. Yani Tarım, hayvancılık sadece endüstriyel yapılsın gibi bir sonuç çıkıyor.

Meraların imara açıldı

Meraların imara açılması hayvancılıkta dışa bağımlılığı arttırmıştır. Tüketiciler daha pahalıya et ve süt tüketecek hatta dar gelirliler bu süt ürünlerine erişim imkanı bulamayacaklardır.

Neden?

Köylerin mahalleye dönüştürülerek insanların tarımdan hayvancılıktan uzaklaştırılması, hayvansal üretim için çok büyük bir tehlikenin habercisi. Bu sadece üreticiler için değil, asıl büyük tehlike tüketicilere yöneliktir. Çünkü, mera alanları daraldıkça yem üretimi azalıyor ve dışa bağımlılık artıyor. Bu da et ve süt üretim maliyetlerini, dolayısıyla fiyatı arttıracak. Tüketiciler bugünden daha yüksek fiyata et, süt ve diğer hayvansal ürünleri tüketmek zorunda kalmaktadırlar

Tarım endüstriyel boyutta yapılsın isteniyor

2011 yılından bugüne tarımsal üretimin yüzde 13 küçüldüğünü, bunun da çok önemsenmediğini görüyoruz. Oysa tekrar tarıma dönmek zorundayız. Dönmezsek bu yasanın sonucu olarak köylülerimizin potansiyel gecekondu nüfusu olduğunu gençlerin işsizler ordusuna katıldığını ve büyük kentlere göçün artarak devam ettiğini görüyoruz.

Gıda Üretimimi durdu acaba ?

Türkiye’de mevcut tüm Market raflarındaki ürünleri inceleyiniz sarımsak baklagiller dâhil ürünlerin çoğunluğunun ithal olduğunu göreceksiniz

Neden?

 İhracat hacmimiz artsın diye mi?

Ya da birileri biraz daha para kazansın diye mi?

Cevaplanamıyor.

 Bundan sonra nasıl ilerleneceği konusunda hem üretici tarafında hem lojistik hem de depolama ve dağıtım taraflarında büyük soru işaretleri oluşuyor, böyle giderse oluşmaya da devam edecek.

Gıda krizinin ayak sesleri…

Türkiye’de gelir düzeyleri dengesiz, gelirimiz ve kullandığımız paranın değeri zamlar karşısında hızla eriyor. Bu da haliyle gıdaya erişimi çok fena etkiliyor. Fakat gıdaya erişim sadece "gıdayı satın almak" olarak algılanmamalıdır. Beka sorunu olan gıda egemenliğimiz de sarsıntıya uğruyor. Üretici direnmeye çalışıyor eğer üretici bu mücadeleden sağ salim çıkamazsa erişilecek bir gıda dahi bulamayacağımızı,  ya da sadece belirli gelir gruplarındaki insanların gıdalara erişebileceğinin ayak seslerini görüyor ve izliyoruz.

Sevgilerimle

Turan KAYA