SOKAK NE DİYOR?
- 13-10-2021 16:10
- 13-10-2021 16:11
- 2406
SOKAK NE DİYOR?
İktidar gittikçe sokaktan uzaklaşıyor. Son zamanlarda yapılan kamuoyu araştırmalarının çapraz sonuçları bunu net olarak ortaya koymaya başladı. Hatırlanacağı gibi 2018 seçimlerinde halkın iktidardan şikâyetleri artmıştı ama zihinlerde alternatif kim sorusu öne çıkıyordu. Bu soruya kendi içinde cevap bulamayan seçmen, tercihini yine iktidardan tarafa kullanmıştı. Şimdi halkta artık alternatif arayışı pek yok. Genel hatlarıyla bu iktidardan yorulmuşluk ve bıkkınlık öne çıkıyor. Halkta kim olursa bundan daha kötüsü olmaz, hatta iyi bile olur gibi bir hava oluşmaya başladı. Özellikle ekonomik sıkıntılar ve buna rağmen iktidar yetkililerinin sanki böyle bir problem yokmuş gibi üstenci tavırları halktaki rahatsızlığın ana gerekçelerinden oldu.
Bilindiği gibi bu iktidar devleti ekonomik faaliyetlerden çekme adına çok radikal adımlar attı. “Babalar gibi satarız” cümlesi iktidarın özelleştirmeye bakışını apaçık bir şekilde belli etmişti. Devlet ticaretle mi ilgilenir, üretim mi yapar denilerek elde ne var ne yok, bunca yıldır bu milletin alın teri olan her şey satıldı, gitti. Şimdi iktidar tanzim satış mağazaları, marketler açarak piyasayı balanse etmeye çalışıyor. Bunun mümkün olmadığını anlamak çok da uzun sürmedi. Tanzim market fiyatları ile piyasa arasındaki fark, atılan taşın ürkütülen kurbağaya değmediğini gösterdi. Küçük esnafın bitmesine sebep olacak, küresel sistemin dayatması olan projeleri bir bir özellikle destekleyip büyüten iktidar, “bakkal olayı bitmiştir” diyerek bakkalları marketleşmeye çağıran iktidar, şimdi marketleri tekelcilik yapmakla suçluyor. Ürünlerdeki fahiş fiyat artışlarının sanki ekonomide her şey yolundayken özellikle iktidarı yıpratmak için çıkarıldığına dair de bir hava oluşturuluyor. Merkez Bankası’nın faiz indirimi ekonominin gerçeklikleriyle örtüşmeyince, dolardaki artışın yükünü yine vatandaş çekiyor. Faiz tabi ki en büyük sömürü aracıdır ama yatırımlar dâhil her ekonomik kararını faiz üzerine oluşturan iktidar, sonuçta faiz-döviz arasındaki gelgitlerin maliyetini yine halkın sırtına yüklemiş oluyor. Vatandaş dolarla maaş almıyor ama doların hayatını altüst eden, olumsuz etkileyen tahakkümünden de bir türlü kurtulamıyor.
Bununla birlikte iktidar kanadının kendi milletvekillerine dahi televizyonlardaki tartışma programlarına çıkmamaları konusunda uyarılar yaptığı biliniyordu. Ya gazeteciler, ya eski milletvekilleri, ya da parti yöneticisi bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda isim bu programlara katılıyorlar. İktidarın bu stratejisi de artık çökmek üzere. Çünkü iktidar adına yorum yapanların birçoğu yaşanan olumsuzlukları ve sıkıntıları itiraf etmek zorunda kalıyorlar. Bu durum da milletin gözünden kaçmıyor. İletişim Başkanlığı’nın devletin ve yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanlığı makamına iletişim desteği vermek yerine, AK Parti’nin tanıtma başkanlığı gibi hareket etmesi ve bu görevini(!) çok yanlış stratejilerle sürdürmesi de ayrıca dikkatleri çekmeye devam ediyor.
Sonuç olarak iktidar bu zamana kadar büyük kazanımlar elde ettiği tek sesliliğin, şimdi taban tabana zıt olumsuzluklarıyla yüzleşiyor. Yanlışlıklar sürdürülemez bir noktaya geldi, dayandı. Sokak dertli. Çiftçi çıkmazda. Gençler ümitsiz. Yanlışları düzeltmeye çalışırken yapılan icraatlar aslında hataların büyüklüğünü ve bu durumun bir savrulma hali olduğunu gösteriyor. Bu durumdan dolayı da toplumsal kesimlerin bu iktidarın dertlerine çare olamayacağına dair algıları da iyice artmaya başladı. Son tahlilde herkesin bildiği gerçek şudur; geldikleri yeri unutanlar, bulundukları yerde unutulurlar. Bu hep böyle oldu. Böyle olmaya da devam edecek.