Şehit Hasan el-Benna’nın kurduğu hareketin büyük bir berekete ve başarıya ulaşmasının en önemli sebeplerinden birisi de yüksek bir ahlâk, adanmış bir ruh, kuşatıcı bir ihlâs ve büyük disiplinle çalışan bir hanım kolları teşkilatının olmasıydı.
Hanım kardeşler teşkilatı Müslüman genç kızların ve özellikle de ev hanımlarının harekete geçmesi için gayret ediyor ancak bütün çalışmaların hassas bir İslami çizgide yürümesi için özel bir ciddiyet gösteriyorlardı. Haremlik-selamlık, kadın-erkek çalışmalarının ayrı olması, hanım çalışmaları esnasında vakar, ciddiyet ve şahsiyetin korunması için büyük bir gayret sarf ediyorlardı.
Çünkü onlar biliyorlardı ki, İslam’ı kendi ruhlarına hâkim kılamayanlar, onu yeryüzüne de hâkim kılamazlar. Kendi çalışmalarında bile haremlik-selamlık gibi İslami ilkeleri ihmal edenler asla berekete ulaşamazlar. Çünkü bereketin de başarının da sahibi âlemlerin rabbi olan Allah’tır. Onlar biliyorlardı ki, İslami ilkelerin ve prensiplerin çiğnendiği toplantı ve faaliyetler başarı değil, ancak büyük bir vebal ve hızlı bir bereketsizlik getirir.
Hanım kardeşlerin ilk başkanlarından LebibeAhmed hanımefendinin başkan seçildiğinde yaptığı ilk konuşmada Müslüman hanımlara şöyle sesleniyordu:
“Hanım kardeşlerim, kızlarım! Kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan yüce Allah’a hamd, Efendimiz Hz. Muhammed’e (s.a.s.), O’nun âl ve ashabına salât ve selam ederim. Sizi İslâm’ın selamıyla selamlıyorum, es-Selâmualeyküm ve rahmetullâhi ve berekâtuh.
Müslüman Kardeşler’in Sayın Genel Mürşîd’inin (Hasan el Benna’nın) davetiyle sizin ilkelerinize hizmet etme şerefine nail olduğum ve teşkilatınızın başkanı seçildiğim için oldukça mesrur ve mutluyum. Bu ağır sorumluluğu bu zayıflığımla taşıyabilme dirayeti, bu görevin altından bu güçsüzlüğümle kalkabilme gücünü, sizin gayret ve yardımlarınızla bulacağıma inanıyorum. Ki bu gayret ve yardımlarınız bizi, Müslüman genç kızların ve ailelerin ruhlarına İslâmi emirleri, adap ve ilkeleri aşılamaya götürecektir. Yardım edecek olan, yalnızca yüce Allah’tır.
Hanım kardeşlerim, kızlarım!
Sizin de gördüğünüz gibi ümmet, ahlaki bir buhran ve sosyal bir çözülme içerisindedir. Bu, hayatın bütün alanlarında kendini göstermeye başlamıştır: Evde, pazarda, iş yerinde, ticarethanede, bütün çevre ve meydanlarda… Ve bu hâl eğer böyle devam ederse, bizi akıbetlerin en berbatına ve neticelerin en alçağına götürecektir.
Hanım kardeşlerim, kızlarım! Ümmeti ıslah etmenin birinci yolu aileyi ıslah etmekten geçer. Aileyi ıslah etmenin birinci yolu ise genç kızları ıslah etmekten geçer. Çünkü dünyanın öğretmeni, kadındır. O sağ eliyle beşiği sallarken, sol eliyle de dünyayı sallıyor.
Dolayısıyla Müslüman kızın görevinin en kutlu görev olduğunu, ümmetin hayatındaki etkisinin en derin etki olduğunu, bunu isteyip ve bunun için çalışması halinde ümmeti ıslah etme imkânına sahip olduğunu iyice anlaması lazım.
İşte bu sebeple önce kendimizi ıslah etmek istiyoruz. Aranan bu ıslah ise ancak İslâmi ilkeleri öğrenmekle ve onlarla amel etmekle, bu ilkelere önce bizim bağlanmamızla gerçekleşecektir.
Öyleyse haydi kardeşlerim ve kızlarım! Önce kendimizi ıslah edelim ki, İslâm’ı anlayalım ve onunla amel edelim ve onun öğretilerini Müslüman kadının ruhuna yerleştirelim.
Biz ıslah olursak bizim ıslahımızla aile ıslah olur, bu da ümmetin ıslahı olacaktır. İşte size beyan etmek istediğim husus buydu. Çalışma metodumuz ise onunla amel etmemiz gereken şeydir. Fedakâr ve aziz ümmetimiz için en hayırlı olanda bizi muvaffak etmesini yüce Allah’tan diliyorum.”
LebibeAhmed
(Hasan el Benna, Hatıralar)
Abdülaziz KIRANŞAL