Saatleri İktidara Ayarlama Kongresi

Saatleri İktidara Ayarlama Kongresi

Geçtiğimiz 30 Ekim günü Avrupa’da saatler bir saat geri alınarak yaz saati uygulaması bitti. Amerika ve Kanada’da ise önümüzdeki Pazar gecesi yaz saati sona erecek. Avustralya ve Yeni Zelanda’da 2 Ekim’de yaz saati uygulamasına geçilmişti. Belki yüz yıldan fazladır bazı ülkeler çeşitli sebeplerle bu tür uygulamalar yapmaktadır. Hatta bazıları bir saat değil de bazen yarım saat veya 45 dakika gibi ileri veya geri alarak bu uygulamayı farklı şekilde düzenlemektedir.

“Yaz saati” diye adlandırılan bu uygulama akla ilk enerji tasarrufu amacını getirse de başka etkileri de olabilir. Mesela tabii gün ışığından daha fazla faydalanılacağı için trafik kazaları sayısında düşüş eğilimi olduğuna dair sonuçlar dahi görülebilir. Son günlerde bu uygulamanın sona erdirilmesi hakkında yapılan tartışmalar fayda ve zararları hakkında bilgi vermektedir. Ülkemizde ise 1940 yılından beri çeşitli dönemlerde yaz saati uygulanmıştır. En son 1985-2016 yılları arasında uygulanmış ama ani bir kararla uygulama sona erdirilmiştir.

Yine geçtiğimiz 30 Ekim günü ise yarım asrı aşan tertemiz mazisi ile ülkemizin en tecrübeli ve iktidara en yakın partisi olan Saadet Partisi, 8. Olağan Kongresi’ni Ankara’da büyük bir coşku ve heyecanla gerçekleştirmiştir. Dünyada kış saatleri uygulamasının yapıldığı böyle bir günde kongre salonuna giren partili delegeler salonun arka kısmını tamamen kaplayan büyük bir afişle karşılaşmışlardır. “Saatlerinizi İktidara Ayarlayın” pankartı altında yapılan konuşmalar uzun süreden beri iktidardan uzak kalmış bir partinin yeniden görev almak ve hizmetlerine devam etmek için ortaya koyduğu gayreti açıklıyordu.

Genel Başkan Temel Karamollaoğlu, konuşmasında mevcut iktidarın pek çok yanlışına işaret etti. Konuşmada Millî Görüş tarihinden, ittifak ve koalisyon kültürüne yapılan katkılardan, bugün içinde bulunulan “Altılı Masa”nın hangi gerekçelerle yola çıktığından bahisler vardı. Ekonomiden tarıma, eğitimden kültüre, dış politikadan güvenliğe, sosyal politikalara kadar pek çok başlıkta eleştiri ve çözümler öne çıkarıldı. Ancak bunların içinde bir konu vardı ki, bütün bu sorunların ana kaynağı olarak ifade edilmişti; bu iktidarın görev ve vazifelere liyakat prensibine göre değil de kişisel yakınlık ve itaat etmesi beklenilen adaylardan atama yapılmasına dair vurgu can alıcıydı.

Ülkenin geleceği hakkında alınan kararların çoğu “ben yaptım oldu” prensibine göre uygulandığı için yaz saati gibi basit bir konuda bile kamuoyu açık bir şekilde bilgilendirilmiyor. Burada durum böyleyken diğer kritik başlıklar doğru düzgün sorgulanamıyor bile.

Saat değişikliği kararı için “basit” ifadesini kullandım. Ama meseleyi küçümsemek için değil, elbette pek çok kesim ve sektör için oldukça önemli bir düzenlemedir ve sonuçları pek çok kişiyi etkileyecektir. Basit kavramından asıl maksadım, bu konunun ilmi tartışmalar ışığı altında yapılması ve tarafların görüşlerini belirli bir objektiflikle ortaya koyduktan sonra ne siyasi ne de başka bir zorlama olmaksızın kolaylıkla alınabilmesidir. Mesela enerji uzmanları tasarruf edilecek enerji miktarlarını tahmin edebilir, sosyal bilimciler halkın üzerindeki psikolojik ve sosyal tesirleri üzerine görüş belirtebilirler. Küçük yaştaki çocukların okula gitmek için çok erken saatlerde yollara düşmesinin etkileri gibi konular rahatlıkla tartışılabilirdi. Nitekim diğer ülkelerdeki uygulama hakkındaki tartışmalar süregitmektedir. Burada dikkati çekmek istediğim husus, kararın doğru veya yanlışlığı üzerinden bir kanaat ortaya koymak değil, bu kararın çok küçük bir grup tarafından alınmasıyla birlikte ortaya çıkan sakıncalardır.

 

Seçimlere az bir süre kalmışken muhalefetin en büyük vaadi güçlendirilmiş parlamentoya geçiştir. Yapılan eleştirilerde bu konunun halkın gündeminde olmadığı belirtilmektedir. Bu tespit bir yere kadar doğrudur. Altılı Masa’yı oluşturan partilerin bu konuda halkı daha fazla aydınlatmaya dönük ciddi çalışmaları var. Sistem değişikliği ile siyasi kararların bir istişare ortamında alınması ve halka sorulması sonra da denge ve denetleme mekanizmalarından geçmesi ülkemizin en büyük ihtiyacıdır. İstişareye bakılmaksızın alınan kararların vahameti ortadadır. En azından anlaşılması kolay olsun diye ekonomik kararların alınma şekli ve neticelerine bakmak yeterli olacaktır diye düşünüyorum.

Kimi ülkelerde kış saati uygulamasına geçildi ama Türkiye’de saatler değişmedi. Ancak iktidarın saatinin sona erdiğine dair güçlü bir kanaat toplumun geneli tarafından kabul görmüş durumda. Tam da bu ortamda Saadet Partisi mensuplarının “saatlerini iktidara ayarlama” vakti gelmiştir. İşin ehline verileceği ve alınacak kararların Genel Başkan’ın da belirttiği gibi istişare ile alınacağı iktidarın yakın olduğu gerçeği artık saklanamayacak bir hakikat olarak karşımızda durmaktadır.

Mustafa KAYA