Ruhun İhtiyacı olan Din Nefretin Aracı olan Din ayrımı

İçimizdeki sevme ve sevilme ihtiyacının tatmini bizi bir sevgiliye bağladığı ve onu dünyada eşi benzeri olmayan biri olarak görmemizi sağladığı gibi.

İçimizdeki inanma, büyük olaylara anlam verme ihtiyacının tatmini için, ailemizin, okulun, toplumun bize anlattığı ilk dini bilgiye bağlanma ihtiyacı duyarız.

Onu dünyanın eşi benzeri olmayan, tek gerçek inancı görmemiz, bizi huzurlu ve mutlu kılar. Ancak bu gerçek bütün dinler ve düşünceler için geçerlidir.

Sevgi ihtiyacının bağladığı eş, dünyanın en güzel eşi olmadığı gerçeği gibi, inanma ihtiyacının bağladığı inançta dünyanın tek hakikati değildir.

Sadece bizim için anlamı ve değeri biriciktir. Tüm insan kardeşlerimizde bizimle aynı durumdadır. Dinler ve düşünceler için bir diğer insanı kötü ve düşman görmek, kendi sevgilini senin kadar sevmeyen insanlara düşman olmak kadar  garip bir durum gibi görünüyor.

************************************

Kötülüğün Sıradanlığı 

Büyük düşünür Hannah Arendt Bize sıradan insanların büyük kötülükleri nasıl işlediklerinin psikolojik ve sosyolojik temellerini anlatır.

Aslında toplumda gerçek anlamda büyük kötülük yapacak insan sayısı oldukça azdır. Ancak insan doğası evrimsel olarak kendi menfaat ve çıkarına yüksek dürtülerle ayarlıdır. 

Tüm evrimsel süreç kendi varlığımızı ve soyumuzun devamını sağlama alma çabasına dayanıyor.

Bir de buna şehir ve toplum kurunca, topluma uymanın, onlarla birlikte davranmanın kendi menfaatimize olduğu gerçeğini görmemizi ekleyelim.

Bu durumda Sıradan insanlar için toplum ortalaması iyi ise iyi olmak. kötü ise sıradan bir şekilde kötü olmak kaçınılmaz bir hal alıyor.

Toplumun çoğu Trafik kurallarına uymaz ise, torpil adam ayırma ve rüşvet yaygın bir usul haline gelir ise, kabalık ve zorbalık toplumsal bir sıradanlık haline gelirse hiç beklemediğimiz Sıradan insanlar bile bu kötülükleri normal bulmaya ve kendisi de yapmaya başlar.

Ancak iyilik ve adalet ,nezaket ve hukukla kurulmuş bir toplumsal düzen kurmayı başarabilir isek,  sıradan insanların bile kurallara uyan nazik adalet ve ahlak yönünden daha gelişkin olduklarını görürüz.

Aslında her iki toplumda sadece geniş kitleden ayrı düşmemek için iyi ve kötü eylemleri kendi içgüdüsel çıkarları için devam ettirip duruyorlar gibi görünüyor.

İyi toplum ve kötü toplum kurmanın bilgece sırları da bu filozofların düşünce ve eserlerinde gizli.