"NEREYE GİDECEK BU İŞİN SONU..."

"NEREYE GİDECEK BU İŞİN SONU..."

İnsanlar şaşkınlık içinde. Ekonomide yaşanan olağanüstü gelişmeleri hâlâ bir rüya olarak görenler var. Uyuyup uyanacağız ve bütün bunlar geçecek diye ümitlenenler var. İşin içinde olanlar ise her şeyin farkında ve bu işin sonunun ülke için nereye gidebileceğini görebiliyorlar. Nasıl bir girdabın içine sokulduğumuzun farkındalar.

Bununla birlikte kanaatimce iktidar yetkilileri dâhil hiç kimse içinde bulunduğumuz durumu izah edemiyorlar. Bir taraftan sorun dış güçlere havale edilirken, diğer taraftan yeni Hazine ve Maliye Bakanı ise ekonomiye dış bir müdahalenin söz konusu olmadığını, içeride birkaç manipülatif girişim olduğunu dile getiriyor.

İhracatı ve üretimi desteklemek için faizleri düşürdüğünü söyleyen iktidar doların 3-4 ayda yüzde yüzden fazla kazandırması ile birlikte dolarizasyona zirve yaptırmış oldu. Bir kaç ay önce 1 milyon doları olan kişinin yaklaşık 8 milyon lirası vardı. Parasını liraya dönüp faize yatırsaydı, oran yüzde 20 desek 1 yılda ilave 1 milyon 600 bin lirası daha olacaktı.

Oysa doları şimdi 17 milyon 500 bin lira ediyor. İnsanlar paralarının değerini koruyabilmek için de doları tek sığınak görüyor.

Zengin daha zengin olurken fakir ise sadece mutfağını düşünmek zorunda. Temel gıda maddelerindeki fahiş fiyat artışları doğrudan açlık sınırının altında gelire sahip insanları etkiliyor.

Diğer taraftan bankalardaki mevduatın yüzde 63’ü dolara dönmüş. Ülkedeki yüzde 10 zengin kesim toplam gelirin yüzde 54’ünü alıyormuş. Bu veriyle birlikte şu gerçek bir kere daha anlaşıldı ki; mevcut iktidarı ayakta tutanlar en zengin ve en fakir toplumsal kesimlerdir. En zenginler neden destekliyor sorusuna boşuna cevap aramaya gerek yok. Peki, en fakirler neden arka çıkıyor? Çünkü bu insanlar aldıkları yardımlarla yaşamlarını sürdürebiliyorlar. Bu iktidar da bu zamana kadar sosyal yardım yapılan insanların sayısını artırmakla övündü. Her yıl yapılan açıklamalar sosyal yardım alanların sayısını şu kadar artırdık bu kadar çoğalttık şeklindeydi. Neyse ki, birileri uyandı da artık bu istatistikleri çok fazla dillendirmemeye başladılar.

Ayrıca faiz elbette bir sömürü aracıdır. Bunda şüphe yok. Nas 1400 yıldan beri ayakta. Peki, uygulanan bu politikanın faizden farkı nedir? Dolar bu kadar hareketliyken, basiretli bir tüccar, işadamı, para sahibi bir kişi neden yatırım yapsın, neden istihdamı düşünsün? Neden kendisini riske etsin? Ağrımayan başına neden çaput bağlasın?

3-4 ayda dolar bazında yüzde yüzden fazla kazancı bırakınız Türkiye’yi dünyada hangi sektörden kazanabilir? Bu nasıl bir model ki, bedeli hep dar gelirli ödüyor?

Hayatları boyunca belki de bir kez çaresizlik yaşamamış kişiler çıkmışlar, “Gerekirse simit yiyeceğiz ama bugünleri atlatacağız” diyebiliyorlar. Bize de başkaları adına utanmak kalıyor.

Geçen gün AK Partili yakın bir dostumla gelişmeleri konuşuyorduk. Morali çok bozuktu. Yaşananları yorumlamakta çok zorlanıyordu. Ümitsizliği zirve yapmıştı. Dudaklarından sadece, “Nereye gidecek bu işin sonu” cümlesi döküldü.

Mustafa KAYA