PANDEMİ SONRASI-İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE GIDA KRİZİ

11.12.2020 Sevgili takipçilerim Korona virüs salgını nedeniyle yaşanan zorlu sürecin ardından dünyanın, iklim değişikliği ve gıda güvenliği problemleriyle karşı karşıya kalabileceği belirtileri görülmektedir. 2005 Yılında yayınlanmış olan TÜRKİYEDE ATIK YÖNETİMİ VE FİNANSMANI, 2007 tarihinde yayınlanan KÜRESEL ISINMA ETKİLERİ VE ÖNLEMLERİ, 2016 tarihinde, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ETKİLER VE ADAPTASYON ÖNERİLERİ, ADLI kitaplarımda belirttiğim gibi, Türkiye’de tarımsal arazilerin azalmakta olduğunu görüyoruz. Her ne kadar tarımsal üretimde verim artışı belirli ürün gruplarında artıyor olsa da uzun dönemli ve büyük miktarlardaki tarımsal arazi kayıpları gelecekte gıda güvenliği açısından sorunlara yol açabilir SU KAYNAKLI PROBLEMLER Su kaynakları üzerindeki baskının küresel ölçekte giderek arttığı ve tarımın en büyük su tüketen sektörlerin başında geldiği biliniyor. Suyla ilişkili kısıtlama ve sorunların artması gıda güvenliği ve beslenmeyi de tehdit ediyor. İlgili bakanlık ülkenin yer altı ve yerüstü su envanterini çıkartarak bir su muhasebesi yapılması, bazı su kaynaklı üretim sektörlerinin belirli metotlar dâhilinde su kullanım eğitimi verilmelidir. Yerel yönetimler Su kayıp ve kaçakların önlenmesi, su israfını önleyici yasal tedbirlerin alınması kaçınılmaz olmalıdır. Türkiye'nin de içinde bulunduğu Akdeniz havzasının küresel iklim sebepli fırtına ve orman yangını gibi sorunlarla karşı karşıya kaldığını sosyal medyada izliyor ve tanık oluyoruz. SU EYLEM PLANI HAZIRLANMALIDIR. Küresel ölçekte ve ülkemizde şiddetli ve uzun süreli kuraklıklar, kıtlıklara ve dolayısıyla gıda güvenliğine yönelik ciddi tehditlere yol açabilir. Türkiye’nin özellikle su kaynaklarının azalması, orman yangınları, kuraklık ve çölleşme, bunlara bağlı ekolojik bozulmalar gibi olumsuz etkilerden önemli ölçüde etkilenebilecektir. Türkiye ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığının su kaynakları, tarım ve gıdayı güvence altına almak için acilen bir eylem planı hazırlanmalıdır. LİSANSLI DEPOCULUĞUN ÖNEMİ Son dönemlerde bir yanda iklim değişikliği, kuraklık, kavurucu sıcaklar diğer yanda ise Pandemi sürecinin olumsuz baskıcı etkileri lisanslı depoculuğun önemini bir kez daha arttırdığına şahit oluyoruz. Sadece çiftçimiz, tüccarımız, sanayicimiz için değil, tüm halkımız için lisanslı depoculuk kapasitesinin yükselmesi, herhangi bir salgın ya da dış ticarette bir aksama, ürün tedarik ettiğimiz ülkelerden ürünün gelmemesi gibi durumlarda gıda güvenliğimizi garanti altına almak mecburiyetindeyiz. Sevilerimle Ekonomist & Yazar Turan KAYA