ORUCUN BİLE TUTAMADIĞI MÜSLÜMANLAR

ORUCUN BİLE TUTAMADIĞI MÜSLÜMANLAR

Dilini tutamayan Müslüman:

Efendimizin (s.a.s.), “Oruç perdedir. Oruçlu kötü söz sarf etmesin, bağırıp çağırmasın. Birisi kendisine yakışıksız laf edecek veya kavga edecek olursa, ‘Ben oruçluyum’ desin (ve ona bulaşmasın)” (Buhari) hadisine rağmen oruçlu olduğu halde kavgadan, tartışmadan, kinden, stresten, kalp kırmaktan, ahlaksızca konuşmaktan kendini alamayan Müslüman’ı, oruç bile tutamıyor demektir.

Gafletten kurtulamayan Müslüman:

Efendimizin (s.a.s.), “Eğer ümmetim Ramazan ayının kıymetini, şerefini ve önemini hakkıyla bilmiş olsaydı, bütün bir yılın Ramazan olmasını temenni ederdi.” (et-Tergibve’t-Terhib) hadisine rağmen oruçlu olduğu halde Ramazan’ı eğlenceyle, diziyle ve gafletle geçiren Müslüman’ı, oruç bile tutamıyor demektir.

Günahı terk edemeyen Müslüman:

Efendimizin (s.a.s.), “Nice oruç tutanlar vardır ki, (günahlardan uzak durmadıkları için) onların oruçlarından geriye sadece açlık ve susuzluk kalır” (İbn Mâce) hadisine rağmen oruçlu olduğu halde haset, gıybet, dedikodu, harama bakmak, müstehcen konuşmak da dâhil her türlü günahı itinayla işleyen Müslüman’ı, oruç bile tutamıyor demektir.

Ahlaksızlığı bırakamayan Müslüman:

Efendimizin (s.a.s.), “Kim yalan söylemeyi, cahilliği ve cahillikle amel etmeyi (günah işlemeyi) terk etmezse, Allah’ın onun yemesini, içmesini terk etmeye ihtiyacı yoktur” (İbn Mace) hadisine rağmen oruçlu olduğu halde yalanı, iftirayı, cahilliği, laubaliliği terk edemeyen Müslüman’ı, oruç bile tutamıyor demektir.

Öfkesine hâkim olamayan Müslüman:

Efendimizin (s.a.s.), “Oruç sabrın yarısıdır” (Tirmîzi), “Ramazan sabır ayıdır” (Ebû Dâvûd) hadislerine rağmen oruçlu olduğu halde sabredemeyen, ne öfkesine, ne gözlerine, ne de sözlerine hâkim olamayan Müslüman’ı, oruç bile tutamıyor demektir.

Tevbeyi unutan Müslüman:

Efendimizin (s.a.s.), “Bir kul Ramazan ayına erişir de o aydan günahlarını affettirerek çıkamazsa burnu yerde sürünsün” (Beyhâki) hadisine rağmen oruçlu olduğu halde Ramazan’da bile tevbe edip günahlarını affettiremeyen, Rabbinin bağışlamasına layık olamayan Müslüman’ı, oruç bile tutamıyor demektir.

Tembellikten kurtulamayan Müslüman:

Efendimizin (s.a.s.), “Kim inanarak ve ihlâsla sevabını yalnız Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutar, gecesinde de uyanık kalır, teravih namazı kılıp Kur’an okursa annesinden doğduğu gibi tertemiz olur” (Nesai) hadisine rağmen oruçlu olduğu halde Ramazan gecelerini dizilerle, maçlarla, internetle, gezilerle ve kesintisiz uykuyla geçiren Müslüman’ı, oruç bile tutamıyor demektir.

Cimriliği yenemeyen Müslüman:

Efendimizin (s.a.s.), “En faziletli sadaka Ramazan ayında verilen sadakadır” (Beyhâki) hadisine rağmen cimrilik yapıp elini cebine götüremeyen, koca Ramazan’da bir garibe bile iftar ettiremeyen, bir yetimi sevindiremeyen, bir paket erzakı bir ihtiyaç sahibine ulaştıramayan Müslüman’ı, oruç bile tutamıyor demektir.

Duayı ve zikri ihmal eden Müslüman:

Efendimizin (s.a.s.), “Ramazan günlerinde zikirle meşgul olanlar mağfiret edilir, o günlerde Allah’tan dilekte bulunanlar eli boş dönmezler” (Kenzü’l-Ummal) hadisine rağmen Ramazan günlerini sırandan günler gibi geçiren, ibadetlerini ve zikirlerini artıramayan, dünya meşgalesinden dua edecek vakit bile bulayıp Ramazan’ı el boş tamamlayan Müslüman’ı, oruç bile tutamıyor demektir.

Hayır hasenat biriktiremeyen Müslüman:

Efendimizin (s.a.s.), “Oruç tutanın uykusu bile ibadet sayılır, oruçlunun susması bile tespih sayılır. Oruçlunun iyilik ve ibadetlerine kat kat sevap verilir. Duası kabul olunur, günahları affedilerek silinir” (Kenzü’l-Ummal) hadisine rağmen durduğu yerde bile hayır biriktirecekken Ramazan’da da günah biriktiren Müslüman’ı, oruç bile tutamıyor demektir.

Cenneti hedeflemeyen Müslüman:

Efendimizin (s.a.s.), “Oruç bir cehennemden koruyan kalkandır. Tıpkı sizi savaşta ölümden koruyan bir kalkan gibi” (Nesai) hadisine rağmen cehennem yolculuğunu durduramayan Müslüman’ı oruç bile tutamıyor demektir.