Mutfak Cihadı

Mutfak Cihadı

“Yeryüzünde gücü ellerine geçirdikleri zaman ekini ve nesli bozarlar” (Bakara 205) mealindeki ilahi uyarı, Siyonist ve emperyalist yapılanmaların neslimize, sağlığımıza, ekinlerimize ve gıdalarımıza yapacağı saldırılara karşı mutfağımızı da bir cihat meydanına çevirme çağrısıdır. Tükettiğimiz gıda maddeleriyle ilgili olarak haram ve helal bilgisinin yanında şüpheli olan gıda maddeleriyle ilgili geniş ve detaylı bilgiye sahip olmak modern zamanlarda yaşayan Müslümanlar ve özellikle mutfaklarımızın yöneticisi hanımlarımız için vacip hükmünü almıştır.

“Doğrusu helal belli, haram da bellidir. (Fakat) bunların arasında (helal mi, haram mı olduğu belli olmayan bazı) şüpheli şeyler vardır ki; insanlardan birçoğu onları bilmez. Buna göre kim bu şüpheli şeylerden sakınırsa, dinini ve ırzını kurtarmış demektir. Kim de bu şüpheli şeylere dalarsa, harama dalmış olur.” (Buhârî, İmân, 39) Şüpheli şeylerin harama giden en hızlı yollardan biri olduğu uyarısını yapan Efendimizin (S.A.S.) bu hadisi günümüz Müslüman’ının farz ibadetleri yerine getirmesi için gerekli bir ilmihal bilgisi gibi şüpheli gıda maddeleri konusunda da yeteri ölçüde bir birikime sahip olması zorunluluğunu doğurmaktadır.

Gıda maddelerimizi haram ya da şüpheli hale getiren en önemli etkenlerden birisi gıdaların lezzetini ya da raf ömrünü artırmak için kullanılan katkı maddeleridir. Maalesef dünyada gıda ve tarımda olduğu gibi katkı maddelerinin de bütün kontrolü emperyalist ve Siyonist yapıların elindedir.  Birleşmiş Milletler’e bağlı Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO), Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO), Katkı maddeleri üzerinde çalışan Ortak Uzmanlar Komitesi (IECFA) tohumun, gıdaların ve katkı maddelerinin standartlarını kendi değerleri ve hedefleri doğrultusunda belirlemektedirler.

İslam ülkelerinin bu alanda çalışan ve sözü dinlenen etkin bir kuruluşunun olmaması, İslami ölçüler doğrultusunda gerekli kanuni düzenlemelerin yapılamaması, sağlam bir etiketleme kanunu ve denetim mekanizmasının bulunmaması gibi nedenlerle üreticiler, paketlerin arkasındaki içindekiler bölümünü gelişigüzel yazmaktadırlar. Müslüman bir tüketici, eline aldığı ambalajlı üründe anlaşılmaz kodlamalarla yazılan içindekiler bölümüne baktığında çoğu zaman hiçbir şey anlayamamaktadır. Bu etiketlerde gıdalarımıza giren katkı maddelerinin hayvansal mı ya da bitkisel mi olduğu ifade edilmemektedir. Hayvansal olduğunu bilsek bile bu maddenin hangi hayvandan geldiğini bilememekteyiz. Diyelim ki domuzdan olmadığını da bir şekilde öğrendik. Bu sefer de karşımıza bu hayvanın helal kesim olup olmadığı şüphesi ortaya çıkmaktadır.

Çocuk mamalarından bisküvilere, hazır çorbadan çikolatalara, margarinden hazır yemeklere kadar 4500 cins katkı maddesi dünya piyasasında gıdalarımıza katılmak üzere pazarlanmaktadır. Bu maddelerin çoğunluğu leş hükmündeki hayvanlardan, domuzlardan veya alkol gibi yenmesi, içilmesi haram kılınan maddelerden yapılmaktadır.

İşte tüm bu nedenler dolayısıyla acilen İslam Gıda ve Tarım Örgütünün kurulması ve İslam ülkelerindeki gıda ve katkı maddeleriyle ilgili İslami ölçüler doğrultusunda kanun gücüne dayanan çalışmalar yapması gerekmektedir. Yine İslam alimlerinin haram ve şüpheli gıda maddelerini gündemlerinin ön sıralarına alıp bu konuyla ilgili fetvadan ve vaazdan öteye geçen ses getirici çalışmalar yapmaları büyük bir zarurettir. Bu konuda en önemli görev ise mutfağından içeri haram ve şüpheli maddelerin giremeyeceği mutfak cihadımızın başkomutanları Müslüman hanımefendilere düşmektedir.

Abdülaziz KIRANŞAL