Müslüman kadının namazı

Dertlerini yalnızca Allah’a arz ederler:
Onlar, tüm dertlerini namazlarında Rablerine söyleyen kadınlardır. Kimi zaman kocasından dertli bir hanım, kimi zaman yuvasını kurtarmak isteyen bir eş, kimi zaman evlatlarından dertli bir anne, kimi zaman helal bir hayat ve iffet mücadelesi veren bir genç kız, kimi zaman da günahlarından kurtulmak isteyen bir kul olarak çıkarlar Rablerinin karşısına. Çünkü onlar, “Rabbinize yalvara yakara ve sessizce dua edin” (Araf, 55) emrini büyük bir istikrarla ve samimiyetle uygulayan yumuşak kalpli mümine kadınlardır.
Ne isterlerse sabır ve namazla isterler:
Onlar, ne isteyeceklerse namazla isterler. Korku ve endişelerini namazla giderirler. Bir şeyden Allah’a sığınacaklarsa namazla sığınırlar. Sabırdan dağlar gibidir onlar. Rablerinden istedikleri konusunda asla şüpheye ve ümitsizliğe düşmezler, endişeye kapılmazlar. Namaza, sabra ve duaya devam ederler. Çünkü onlar, “Allah’tan sabır ve namazla yardım isteyin” (Bakara, 153) İlahi emrini gönülden uygulayan mümine kadınlardır.
Huzuru namazda ararlar:
Onlar huzuru ne dizilerde, ne alışverişte, ne AVM’lerde, ne sosyal medyada, ne depresyon haplarında, ne komşu sohbetlerinde ararlar. Onların huzur bulduğu yer, evlerinin en güzide köşesinde hazırladıkları küçük mescitleridir. Onların mescitlerinde, gece secdelerine şahitlik eden bir seccade, dillerini sürekli zikirle ıslak tutan bir tespih ve gözyaşlarıyla okudukları Kur’an’ları vardır. Ne zaman dara düşseler, ne zaman yardıma ihtiyaçları olsa, ne zaman bunalsalar ilk önce mescitlerine koşar, Rablerine yönelirler. Kalpleri ancak namazla huzur bulur. Çünkü onlar bilirler ki: “Kalpler ancak Allah’ın zikri ile mutmain olur” (Rad, 28).
Evlerine ve ailelerine namazla sahip çıkarlar:
O Müslüman kadınlar, evlerini ve ailelerini namazla korurlar. Günahlara ve kötülüklere karşı namazla direnirler. Çünkü onlar bilirler ki, namaz insanı kötülüklerden alıkoyar. İşte bu nedenle günahlardan, haramlardan, ahlâksızlıktan ve hayâsızlıktan korumak istedikleri eşlerine ve çocuklarına büyük bir titizlikle namazı tavsiye ederler. Onlar bilirler ki, sabah namazını kılan Allah’ın muhafazası altındadır. Bunun için her sabah eşlerini ve çocuklarını da sabah namazına kaldırarak evlerini ve ailelerini ilk önce Allah’ın korumasına emanet ederler.
Cenneti namazla ararlar:
Onlar, sürekli ebedi yurtları olan ahirete hazırlık yapan kadınlardır. En büyük ahiret yatırımları da büyük bir ihlâs ve huşu ile kıldıkları namazlarıdır. Bir cennet sermayesi olarak gördükleri namazlarını asla geçiştirmezler. Asla savsaklamazlar. Namaz disiplinlerini asla gevşetmezler. Namaz vakti geldi mi onlar için bütün dünya durur. Hızlı hızlı kılarak, en kısa sûreleri okuyarak, sünneti ve tesbihatı terk ederek, kalbini ve ruhu vermeden, reklâm arası ve dizi arası kılarak namazlarını heba etmezler. Onlar bilirler ki, “Haydi cennete gir” çağrısının duyulacağı o güne en büyük hazırlık, namazdır. Çünkü Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki: “Kadın beş vakit namazını kılar, Ramazan orucunu tutar, iffetini korur ve kocasına itaat ederse kendisine: Hangi kapısından istersen cennete gir denilir” (Ahmed bin Hanbel).
Onlar namazlarıyla tanınırlar:
Onların en ayırt edici özellikleri namazlarıdır. Dost, akraba ve komşuları arasında oturdukları evleri, lüks mobilyaları, marka kıyafetleri, cep telefonları ve diğer özellikleri ile değil, namazlarındaki ciddiyetle tanınırlar. Arkadaş sohbetlerinde, komşu gezmelerinde, akraba ziyaretlerinde hep onların namazı örnek alınır. Bir meclisten kalktıklarında arkalarından söylenebilecek tek söz, “Ne kadar da güzel namaz kılıyor” sözü olur. Çünkü onların namazları, ahlâklarına, dostluklarına, akrabalıklarına ve tüm hayatlarına etki ederek onları örnek birer Müslüman kadın şahsiyet kılar.
Dr. Abdülaziz Kıranşal